Konuk Yazar : Alper Saruhan
Yıllardır bu anı bekliyordum. Yıllardır bu hikayeyi sakladım ve bugün bu tema ile beraber artık itiraf etmemin tam zamanı. Hazırsanız 9 yaşındaki Alper’in kazandığı Kadıköy’deki ilkokul öğrencilerinin yarıştığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resim yarışması ikinciliğini anlatmanın vakti geldi.
Öncelikle belirtmek isterim ki bu yazı benim için çokça risk içeriyor. Umarım yıllar geçtiği için bir nebze olsun zaman aşımına uğramıştır bazı şeyler. Ödül kavramı ve bir şey kazanmak benim için 9 yaşında başladı. 4.sınıftayken 23 Nisan temalı bir resim yapma ödevi vermişti öğretmenimiz. Büyük bir emekle muhteşem bir eser yaratmıştım. Tabi o zaman resme henüz küsmemiştim. O zamanki resim öğretmenimiz çok beğenip belediyedeki resim yarışmasına resmimi göndermişti. İki hafta sonra, belediyeden okula bir mektup geldi ve ilçemde ikinci olduğumu öğrendik. Muhteşem bir gurur yaşadık okulda. Barış Manço Kültür Merkezine ödül töreni için çağrılmıştım.
Ödül töreni ve 9 yaşındaki bir çocuk. Ne kadar heyecanlandık tahmin edemezsiniz. Ödül törenine Saruhan ailesi olarak cümbür cemaat gitmiştik. İçeriye girdiğimiz zaman gerçekten inanılmaz bir karşılama ile içeriye alınmıştık. Bir kadın tebrik etmiş ve resmimi çok beğendiğini söylemişti. Ardından, ilk üç sıranın resimlerine baktık. İşte hikâye burada ilginçleşiyor: İkincikle ödüllendirilen resmin yerinde benimki yoktu, bu resim başkasına aitti. Bir kısım da “emeği geçenler ama seçilmeyen resimler” olarak ayrılmıştı. Benim resmim oradaydı…
İkinci olan resim de kendi ilkokulumdan bir çocuğun resmiydi ve isimler karışmıştı. İsimlerde karıştığı için ben ödül törenine davet edilmiştim. Bunu fark ettim ve aileme söyledim. (Bu kısım için beni ve ailemi yargılamayın 🙂 ) “Yapacak bir şey yok, buraya kadar geldik ve burada böyle bir kaosa yol açmayalım” dediler. Bunu konuştuktan hemen sonra, bir kadın geldi ve ufak bir röportaj yapmak istedi benimle. Resmimi yaparken nasıl yorumladığımı ve neyi düşünerek yaptığımı sordu. Hayatımın en efsane yalanlarını ve doğaçlamalarını yaptığım an o olabilir. Sonrasında podyum gibi bir şey oldu ve ismim okunup ödülüm verildi.
Bu hikâyeyi yıllarca sakladım, söyleyemedim hiçbir zaman. Beni affedin. Ödül kavramı benim için hak etmediğim ama rol yaparak kazandığım bir olgu olarak başladı. Bu yazıyı okuyan her kim olursa lütfen beni Kadıköy Belediyesine şikâyet etmesin 🙂 .