Konuk Yazar : Ali Berdan Kaya
Bir şeyi gerçekleştirmek için onu ne kadar istememiz gerekiyor hiç düşündünüz mü? Bunun hayatımızda ne kadar orantısız, bir o kadar da anlamlı bir yerinin olduğunu kanıtlamaya çalışacağım bugün. İsteklerimizin zihnimizdeki yerini düşünmek bence önem arz ediyor. Malum, hayatınızın “her noktasında” istemeniz gerekiyor bazı şeyleri. Ben bu yazıyı bu sabah kahvaltıda istemediğim şeyleri düşünerek yazıyorum. Biraz da “her nokta” kavramını sorgulayarak tabii ki! Size bana katılın demiyorum ama bakış açımı anlamaya çalışın.
Hayatımızda birçok istediğimiz ve istediğimizi zannettiğimiz değerler vardır. Bunlar maddi, manevi ve geleceğe dair istekler olabilir. Herhangi bir konuda ne olursa olsun elbette herkesin arzuladığı en az bir şey olacaktır, ben de Mete Gazoz gibi ok atmak istiyorum mesela, ama atamıyorum değil mi, neyim eksik benim onun gibi bir okçu olmak için? Veya bir tava sucuklu yumurta, canım istiyor ama yapmaya razı mıyım, yapacak kadar istiyor muyum?
İşte burada bu yayına vereceğim uzun vadeli sayıların ilkini bu saçma konuyla açmak istiyorum. Temama sadık kalarak kafamdaki şu soruları önünüze sermek istedim: Hayata karşı elde ettikleriniz sizi tatmin ediyor mu? Hedeflerimizi doğru seçiyor muyuz, gerçekten hedeflediğimiz şeyleri yeteri kadar istiyor muyuz? Veya hedeflerimizin doğru olduğundan ne kadar eminiz?
Konusunu açmak istediğim ilk hedefim, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yetecek kadar bunu istiyor muyuz? İstediğimizi söylesek de aslında çokça görmezden geliyoruz sanki, gerçekler burada düşündüğünüzün tersini söylüyordur galiba, zaten her gün çöplerinizi geri dönüşümle ayrıştırmıyorsanız veya tek kullanımlık ürünleri kullanmaya devam ediyorsanız bu soruya zaten evet diyemezsiniz. Ama tabi ki de sizin bireysel çabalarınızdan öte yapılması gereken şeyler var.
Suç sizde demiyorum, sizin imkanınız yok; ucuzdu, kullandınız. Vaktiniz yoktu, yorgundunuz.
Tamam, dünyayı değiştirmek çok ağır kaçmış olabilir. Hayatımızın başlangıç noktası olan “kendimiz”i düşünelim. Bu açıdan bakınca, en azından kendinizi değiştirmeye yönelik istediğiniz birçok şey yok mudur? Herhangi bir konuyu öğrenmek için gerekli vaktin ne kadar olduğunu siz de biliyorsunuz, ama buna günde hakkında en az iki saat araştırma yapmıyorsanız zaten var diyemezsiniz.
Yine suç sizde demiyorum, sizin işiniz çoktu, olduramazdınız. Şartlar zordu, yapamazdınız.
E peki ilk aklına geldiğinde yapsaydınız? Hayalini kurmuş olsaydınız peki, o sırada gerçekten istiyor olsaydınız?
Peki, o zaman biraz geçmişe dönelim, hayal kurmanın kolay olduğu yıllara. O zamanlar çok az şey imkansız gözükürdü kabul edelim, o yüzdendir ki istediğimiz birçok şey olmuştur bu yaşlarda. Her insanda farklı gelişir ama hadi diyelim, hayal ettiğiniz bir mesleği ne kadar istiyordunuz hiç düşündünüz mü? Bilmiyordunuz belki ne kadar zor olduğunu veya ne kadar süreceğini, ama onun hayalini kurabiliyordunuz; hem de içten bir tutkuyla. Vardır herkesin yapmak istediği bir meslek veya biraz daha saçmalık ötesi şeyler. Ben bir hafta boyunca jedi şövalyesi olarak gezdiğimi biliyorum, gerçek değildi belki ama güzeldi işte, olsaydı eğer en çok istediğim şey olurdu. Ama 7 yaşındayken nasıl pilot olabileceğini bulmaya çalışan o çocuk bendim işte. Olmadı tabi.
Ya da mesela örnek aldığınız bir insanı düşünün, sevdiğiniz bir sanatçıyı mesela: onun gibi olmayı ne kadar çok istediniz? E aslında biliyordunuz da nasıl onlar gibi olacağınızı, neden hiç denemediniz?
Asıl can alıcı soru burada geliyor – bu sorunun ne kadar doğru olduğundan emin değilim ama gelsin bakalım. Yapılabilecek bir şey varken, en azından onu yapan birisi, yani örnek alabileceğin birisi varken, onunla aynı seviyede isteyebilmek nasıl gerçekleşebilir? Mesela çoğu erkek çocuğu Ronaldo gibi top oynamak ister, ama anca onun seviyesine gelen insan sayısı bi’ elin parmakları kadar. Benim Ronaldo gibi top oynamak için ne kadar çalışmam lazım, en azından neler yapmam lazım? İmkansız olsa da yeteri kadar istesem bir yolunu bulamaz mıyım? Sabah akşam çalışıp her şeyime dikkat edersem bir-iki seneye atletik olamaz mıyım, mesela?
O kadar istiyor muyum acaba bunu yapmayı, e onu hayal ederken kolay, isterken kolay, hayatımızın bir noktasında bunu kolay görmüşüz. Eğer yapacağımız şeyleri bilirsek, onları doğru tanımlayabilirsek, doğru zamanda doğru çözümler üretebilirsek ve bunu proaktif bir şekilde istersek, o zaman istediğimiz her şey bize kolay gelmez mi? O zamanlar bilmiyorduk nasıl çözeceğimizi, düşünmediğimiz için kolaydı hayal etmek, şimdi de bilmiyoruz belki ama düşünebiliyoruz, e o zaman eninde sonunda bu istek gerçekleşmez mi?
En azından vicdanım rahat olmaz mı?