Pardon, saat kaçtı?
Şubat 3, 2024
Lümpen Proletarya
Şubat 3, 2024

Sadece Taş Mı? 

Konuk Yazar : Nisa Karabacak

Antik kentler… Küçüklüğümden beri büyülenmişimdir bu mistik atmosferli mermer şehirlerden. Günlük hayatımızda bakmaya vakit harcamadığımız o toprağın altında yatan eskiye dair cevapları keşfetme fikri eskiden beri beni fazlaca heyecanlandırmış, hatta arkeolog olmayı düşlemişim. 

Tüm tutkuların kaynağı çocukluk mudur? Cevabını bilmediğim bir soru soruyorum aslında. Severek takip ettiğim bir podcastte konuk eden kişi, gelen her konuğuna kariyerinde onu en mutlu hissettiren anı soruyor: “Bu bahsettiğimiz an öyle bir an olsun ki eğer kariyerinin her günü böyle geçseydi yaşayan en mutlu insan olurdun.”. Bunun cevabını dinledikten sonra ise mutlu bir çocukluk anısını anlatmasını istiyor. Ve neredeyse hepsinde bu iki öykü özünde aynı oluyor. Silikon Vadisi kraliyetinden Oscar sahibi yönetmenlere kadar konuk olan herkes bu duruma çok şaşırıyor ve terapiden daha iyi geldiğini söylüyorlar. Bu belki sorunun cevabını bulma konusunda bir başlangıç noktası olabilir. 

Kendi hikâyeme dönecek olursam, bu antik kent tutkusu yıl içerisinde günlük hayat dertlerim sebebiyle geri planda kalıyor ve en rastgele zamanlarda tekrar ateşleniyordu. Yazın yol üzerinde durup girdiğimiz bir kentte hatırlıyordum bu enerji verici duyguları örneğin. Bana bıraksalar saatlerce taşlardaki desenleri inceleyebilir, orada yaşamış insanları zihnimde canlandırarak kafamda hikâyeler uydurabilirim. Çok uzun süredir bu şekilde havada kalan ve günlük hayatıma nasıl dahil edeceğimi bilmediğim bu tutku, birkaç ay önce bir dönüm noktası yaşadı. 

İlk Medium yazımı yayınlamam gereken YetGen ödevimde ne konuda yazacağımı düşünürken aklıma kısa bir süre önce ziyaret ettiğim Efes Antik Kenti geldi. Yazımı okuyanlara o büyüleyici şehri gezerken hissettiklerimi aktarmayı ve oturdukları yerden onları gezmeye çıkarmayı amaçlayarak yazımı yazdım. Ve o yazı benim zihnimde birçok yazı fikrinin ateşleyicisi oldu. Çok duyulmamış, gidilmemiş yerlere gitmek ve o deneyimlerimi dijitalleştirmek istedim. Yazılarımda bireylerin orayı ziyaret etmeden önce bilgilenmelerine ve benim öznel deneyimlerimden faydalanarak daha hisli bir gezme deneyimi yaşamalarına yardımcı olmayı diliyorum. Üzerine çalıştığım yazılar bulunuyor ve bu yazıyı okuyanlar olarak artık sürece siz de ortaksınız!

Bir diğer nokta ise arkeoloji alanını profesyonel hayatıma dahil edebilme ihtimali. Mesleki olarak bu yönde ilerlemeyeceğimi düşündüğüm için bu konuda bir araştırmada bile bulunmamıştım. Bir gün arkeoloji alanında çalışan bazı insanlarla konuşma şansım oldu. Bana mühendislik dallarının ilgilenebildiği arkeometri alanını tanıttılar. 

Arkeometri nedir? 

Basitçe doğa bilimsel yöntemlerin arkeolojide uygulanması olarak tanımlayabiliriz. Kelime, arkeoloji ve metrik sözcüklerinin birleşmesinden geliyor. Bu bilim dalı disiplinler arası olmak üzere arkeolojiyi tamamlayıcı özellik gösteriyor.

Türkiye’de arkeolojik çalışmaların başlangıcı uzun yıllar öncesine dayansa da bu çalışmalarda fizik, kimya, istatistik ve bilgisayar bilimleri gibi alanlara başvurulması oldukça yeni. 

“Arkeolog geçmişi anlamak için soru sorar ve sorduğu soruya somut kanıtlara dayalı yanıt arar. Öyleyse arkeolog bir fen bilimciden farklı düşünmez ve çalışamaz” — Ünsal Yalçın

Benim bu yazı sonucunda fark ettiğim durum, tutkularımın beni birçok yönden geliştirdiği oldu. Daha minnettar, yaratıcı ve pozitif biri oluyorum tutkularıma vakit ayırdıkça. 

Not: Bu yazıdan “Metin içerisinde akışı bozan cümleyi bulunuz.” kalıbına uyan 5 tane paragraf sorusu çıkarabileceğimi iddia edebilirim ama kanıtlayamam. 🙂

Umarım keyif almışsınızdır.

Sevgilerimle,

Kaynakça

Medium hesabım: https://medium.com/@nisak

Bahsettiğim podcast: Simon Sinek “A Bit Of Optimism” 

YetGen’i merak edenler için: https://yetkingencler.com

https://www.academia.edu/2701957/Neden_Arkeometri

https://www.arkeotekno.com/pg_209_arkeometri-nedir

 



Paylaşmak Güzeldir: