Çok olmasa da naçizane ufak tefek gezi deneyimlerim oldu benim de. Bunların bazılarını arkadaşlarımla beraber, bazılarını ise kendi başıma yaptım. Kimi yalnız bir iki gün kimi ise bir haftadan biraz daha uzun sürdü bu seyahatlerin. Her ikisinin de kendine özgü tatsız yanları, şeker yanları vardı. Bazıları yurt içinde araçla veya otobüs ile yaptığım seyahatlerdi. Bazıları yurt dışına yaptığım gezilerdi. Bütün seyahatlerime geride durup baktığımda zaman içerisinde kendime ait ritüeller yarattığımı fark ettim. Onları bu yazımda, sevgili koordinatörümüz Nursu’nun da teşvikiyle, sizlerle paylaşmak istedim.
Ben artık uzun gezilere katlanamıyorum, öncelikle bunu söyleyeyim. Uzun gezi demek yanınızda valiz taşımak demek. Yalnızca bir sırt çantası ile yola düşmek sizleri acil durumlarda müşkül vaziyette bırakabilir bu tarz gezilerde. Ancak ekonomik şartlar malum. Bilhassa yurt dışına uçak biletleri bir hayli pahalıyken gittiğimiz zaman elbette vakti iyi değerlendirmek istiyoruz. Görebildiğimiz kadar fazla yer görüp deneyim anlamında yapılabilecek ne varsa yapmak istiyoruz kısıtlı zamanımızda.
Böyle bir seyahate çıkarken sizlere naçizane önerim; tekerlekli, katı valizlerden uzak durmanız. Bu gibi valizlerin en büyük dezavantajı esnek olmamaları. Elde ya da omuzda taşınabilir, geniş hacimli bir valiz; taşıma konusunda sizlere büyük esneklik sağlayacaktır. Otobüslerde, trenlerde sığdırma noktasında kolaylık olduğunu fark edeceksiniz.
Uzun seyahatlerde bence bu temel eşya, büyük önem taşıyor. Gezinizin kalitesini etkileyecektir. İçine yerleştirmek istediklerinize gelince, kısacası hayati değilse almayın. Neler önemli? İç çamaşırı, kalacağınız gün + 1 yapabilirsiniz. Diş fırçası, deodorant. Kışın seyahat ediyorsanız soğuk bir yerlere içinize giyeceğiniz ince tişörtler alın ki, fazla yer kaplamasın. Kalın kıyafet de üç tane yeterli olur mesela bir haftalık bir seyahat için. Pantolon konusu bir hafta için bir veya iki olabilir ancak pantolonlar çok yer kaplıyor, eğer rahatsız etmeyecekse bir tane idealdir. Çorap konusu da iç çamaşırı kadar önemli, kalacağınız gün + 1 gibi düşünebilirsiniz bunu da. Bornoz almayın, küçük ama suyu iyi emen havlular yeter. Duş aldıktan sonra her defasında büyük bir havluyu kurutmak dert olabilir. Bu erkek gözüyle bir anlatım oldu, ancak kadınlar için de çok farklı olmayacağını hissediyorum.
Bunlar belki az gözüküyordur ancak valizi doldurmaya başlayınca valizin çoktan dolduğunu fark edeceksiniz. Bu yüzden bahsettiğim elde ya da omuzda taşınabilir, hacmen geniş bir valiz ihtiyaçlarınıza karşılık verecektir.
Elbette yanınızda bir sırt çantası da bulunacak. Peki bu sırt çantasını nasıl ayarlamalı? Bu kısmı hem kısa seyahatleri hem de uzun seyahatleri kapsayacak şekilde hazırladım. En çok ihtiyaç duyacağınız malzemeler, seyahatin ne kadar süreceği fark etmeksizin, tuvalet kağıdı veya peçete ve ıslak mendil. Belki gezi boyunca bir defa bile kullanmayacaksınız. Ancak ihtiyaç duyduğunuz bir zamanda eksikliğini çok büyük hissedeceğiniz iki temel unsurdan bahsediyoruz. Yanınızda bulundurun, huzursuz kalmayın 🙂 Sırt çantası en özet hâliyle budur, hızlı erişim çubuğunuz. Bu iki unsur anahtardır. Bir diğer unsurlar da şarj cihazı, şarjı uzun giden bir taşınabilir şarj cihazı, kulaklık. Kısacası hayatta kalmanızı sağlayacak temel eşyalar. Valizinizdeki yükün bir kısmını çantanıza aktararak valizinize ekstra esneklik de sağlayabilirsiniz. Eğer kısa bir seyahatteyseniz iki parça çorap, bir adet iç çamaşır, ince ekstra bir tişört bulundurmanız yeterli olacaktır. Örneğin bir gece kalmalı bir geziye giderken.
Hazırlık kısmı heyecanlıdır, bir şey unuttuk mu telaşlarıyla geçer ve gün sonunda hep bir şeyler unutulur…Yapılacaklar listesi hazırlamak en iyisi 🙂
Bir diğer can alıcı konu ise kalacak yer mevzusudur. Ben mi yanılıyorum emin değilim ama pandemiden önce Airbnb daha uyguna bulunabiliyordu. Ancak son seyahatlerimde Airbnb işinin hâlâ nasıl ayakta kaldığına anlam veremiyorum. Evle aynı fiyata temizlik ücreti istiyorlar. Absürt sayılar var. Airbnb gibi sizleri izole edecek kanallar yerine daha çok sosyalleşmenize ve kültür alışverişine teşvik edecek mekanları öneririm. Bunlar hosteller veya Couchsurfing olabilir. Couchsurfing ile başlayayım. Benim bu zamana kadar 2-3 defa kullanma fırsatımın olduğu bir uygulama. Couchsurfing senelik ücreti olan bir uygulama. Ücreti ödedikten sonra uygulama içerisinde evini yabancılara açabilecek yereller ile irtibata geçip ücretsiz konaklama fırsatını yakalayabilirsiniz. Hem ücretsiz konaklayıp hem de yerel birinin oradaki hayatını yakından görmüş olursunuz. Bu misafirlik deneyimi gerçekten etkileyici, özellikle beraber gün içerisinde de vakit geçirdiyseniz. Ancak unutmayalım ki bu yalnızca bir ücretsiz konaklama fırsatı değil. Bu uygulamayı o amaçla kullanıyorsanız, istediğinizi elde etmek noktasında sorun yaşayabilirsiniz. Kendinizden bir şeyler götürmek, ev sahibinizle sohbet etmek, ona belki kendi kültürünüzden yiyecek içecek bir şeyler ikram etmek gibi bir şeyler sunun. Baklava götürün örneğin. Couchsurfing böyle anlam kazanıyor. Yer bulmak biraz zordur, çok fazla insanla yazışmak zorundasınız. Bu kanalı kullanmak isterseniz önerim gidişinizden bir hafta önce yazmaya başlamak. Üç ay sonraki bir seyahat için rezervasyon ayarlar gibi iletişime geçmek takdir ederseniz gibi bu uygulama kullanıcıların ruhuna uygun değil. Hoş da durmuyor. Spontane gelişen planlar için ideal bir uygulama kesinlikle. Ama size önerim, yazıştığınız kişilerin iyi değerlendirme ve yorumları olduğuna mutlaka dikkat edin. Yoksa benim yaşadığım gibi yarı yolda kaldığınız bir deneyim olabilir. :)
Hostel konusu benim için bu sebeple daha güvenli bir liman. Couchsurfing’te yer bulmak zordur. Ancak hosteller bu konuda daha garanti ve üstelik çoğu yerde oldukça uygun fiyatlı da. Hosteller kimi insanlarca tekinsiz olarak görülebilir. Bir noktaya kadar doğrudur da. Burada hostellerin fotoğraflarının tam olduğuna bakmak, bulunduğu caddeyi Google Haritalar içerisinden cadde görüntüsüyle incelemek ve yorumları okumak yardımcı olur. Hostellerden beklentinizi çok yüksek tutmayın. Önemli olan konfor değil, başınızın üstünde bir çatı olması ve soğuktan korunmanız. Bu kadar. O yüzden hostelin puanı 6.5 altında değilse benim için orası olur. Tek ihtiyacım; yatak, uyku, sıcak ve üstü kapalı bir ortam, tuvalet ve duş. Hijyen konusunu bir kenara koymak gerekiyor böyle yerlerde. Tabii dikkat arz eden durumlar da çıkabilir. Ben hiç karşılaşmadım ancak kimi yerlerde tahtakurusu sorun olabilir. Fotoğraflar mekânın hijyen seviyesine dair ipucu verir kanısındayım. Ancak bu vakayı bir kişiden duydum, o da tatil olarak Küba’ya gitmişti. Yani Avrupa özelinde denk gelme ihtimalîniz çok düşüktür sanıyorum.
Bir de hosteli tutacağınız bölge önemli. Olabildiğince şehrin turistik noktasına yakın, uygun bir yer bulmaya çalışın. Bu güvenlik açısından da ulaşım açısından da önemli bir rahatlık unsurudur. Eğer vaktiniz darsa daha da önemli hatta. Ücretine değip değmeyeceği noktasında sağduyunuzu dinlemek yardımcı olacaktır. Yine internetten muhit hakkında bilgi edinmek, fotoğraflarına bakmak bilgi verebilir size. Yoksa benim Lyon’da kaldığım hostel gibi tatsız bir yerde kalabilirsiniz. Bulabildiğim en uygun yer orasıydı, başka şansım da yoktu açıkçası. Yine de şehrin merkezindeki tek getto mahallenin orası olduğunu bilseydim biraz daha farklı bir yöne bakardım sanırım.
Hostellerin en güzel yanı çevreyle muhabbet etmekten geçer. Hostel kültürüne gelen insanlar bu mantalitede hareket eder çoğu zaman. Sohbet etmek, paylaşmak; ucuzluk haricinde hostel seçimindeki ana itkilerdendir. Çok ilginç hayat hikâyelerini duyabileceğiniz ortamlardır. Kim bilir belki size de ilham olur.
Bu karşılaşmalarınız her daim toz pembe olacak diye bir kaide de yok. Örneğin Marsilya’da kalırken hostel odasındaki arkadaşlardan biri bir keşti. Eski asker, Galya’nın öz evladı turuncu saçlı çilli 1.90 beyaz Fransız arkadaş bile bu keşten ötürü endişelenmiş. Ben de bir hayli tedirgindim ama neyse ki kimse gaspa uğramadı.
Ben sizlere kısaca kendi dikkat etmeye çalıştıklarımı ve hazırlıklarımı aktarmaya gayret ettim. Umarım sizler için de faydalı bir şeyler çıkar.
Seviliyorsunuz, öpüldünüz.