İstanbul’daki Dominiken Kilisesi
Ocak 3, 2023
Otogar 
Şubat 3, 2023

Hemşin, Hemşinliler ve Hemşince 

8-9. asra dönelim. Müslüman Arapların; iktisadi, askerî, ilmî alanlarda büyük ilerleme kaydedip Doğu Roma İmparatorluğu’na rakip olduğu zamanlara gidelim. Bugünkü Doğu Anadolu’da o yıllarda Bagratuni hanedanlığının hükmettiği Ermenistan Krallığı bulunmakta. Müslüman-Arap fetihlerinin zirve yaptığı bu yıllarda serhattaki Ermeniler, zulme uğramamak için Doğu Roma İmparatorluğu’ndan yardım isterler. Doğu Roma da toprakları ellerinden alınan bu toplumu; kendi toprakları olan Pontus Dağlarına, günümüzde Rize’den Hopa’ya uzanan bölgeye yerleştirir. Böylelikle Karadeniz’in doğusunu; yemyeşil ormanları, karı yağmuru eksik olmayan dağları ve yaylaları Ermeniler mesken edinirler. 

Sizlere kısaca sunduğum bu anlatı, bugün Hemşinlilerin o yöreye nasıl vardıklarını açıklayan, o yıllarda yaşamış bazı tarihçilere dayanmaktadır. Peki kimdir bu Hemşinliler? Bazılarınız bu sözcüğe Çamlıhemşin adlı ilçeden ötürü aşina olabilirsiniz veya doğrudan bu küçük topluluk hakkında bir şeyler işitmişsinizdir. İşitmediyseniz bu ilginç topluluğa dair elimden geldiğince sizleri aydınlatmaya gayret edeceğim.

Hemşinliler kendi içlerinde üç gruba ayrılmaktadır. İslam’ın Hanefi mezhebinden Sünni inancına mensup Türkçe konuşan, bugün ağırlıklı olarak Rize taraflarında yaşayan Hemşinliler; yine Sünni inancına mensup fakat Hemşince bilen, çoğunluk olarak Artvin’in Hopa ilçesinde ikamet etmekte olan Hemşinliler; son olarak ise Hristiyan olup Hemşince konuşan ancak bugün Rusya ile Orta Asya’da hayatlarını sürdürmekte olan Hemşinliler. 

Bu yazımızın odağındaki grup, Hemşince konuşan Hemşinliler. Araştırmacılar, Hemşinlilerin 17. yüzyılın başlarına dek Hristiyan olduğunu belirtirken 17. yüzyılda muğlak bir sebepten dolayı kitle hâlinde Müslüman olduklarını yazmaktalar. 20. yüzyılın sonlarına dek Hristiyan nüfus varlık gösterdiyse de Osmanlı’nın 19. yüzyıl sonlarında İslamcı bir çizgide ilerlemesi ve misyoner faaliyetlerine karşı iç siyasetindeki değişimler neticesinde Hristiyan Hemşinli nüfus zamanla Gürcistan’a, Rusya’ya göçmüş. Bugün Türkiye topraklarında, Doğu Karadeniz’de hayatlarını sürdüren Hemşince dilini bilen insan sayısı pek fazla değil. Bölgenin mukimleri 1960’larda, 70’lerde bölgelerinde canlı bir Hemşince konuşan nüfus olduğunu iletmekteler. Elbette devletin farklı dillere karşı sert tutumu, Hemşincenin devamı için tehlike arz etmekteydi ama asıl darbeyi küreselleşme ile şehirleşme vurdu. Hemşince konuşan insanlar köylerinden, yaşadıkları küçük ilçelerden büyük şehirlere daha iyi işler bulma ümidiyle göç edince köydeki canlı nüfus azaldı. Şehirlere göçen bu insanların da çevrelerinde kendi dillerini konuşacak insan bulamayınca hâliyle dil becerileri köreldi. Ancak dil tamamen unutulmadı. Hemşince bilen insanlar hâlâ bu dili bilmekte fakat ekseriyetle köye geri dönünce dil becerilerini hatırlayıp dili tekrar etkin olarak kullanabilmekteler. Bu yaygın bir olgu, örneğin aşağıda Romeika (Pontus Rumcası) konuşan biri bunu güzelce izah etmekte (1.48 – 2.25)

https://youtu.be/vOFncCgQpvo?t=108

Peki Hemşinliler kendi atalarına dair ne biliyor? İki tane kesin cevap var gibi. Hemşinli insanlar arasındaki sol görüşlü kişiler, kendilerini Ermeni olarak görmekte. Muhafazakâr Hemşinliler ise Hemşince konuşan insanlarla bir arada yaşadıkları için bu dili bildikleri savını savunmakta. Her hâlükârda Ermenistan Ermenileri, Türkiye Ermenileri, Ermeni diasporası onları; Müslüman Ermeniler olarak görmekte, hatta Ermenistan’dan Hemşin’e ziyarete gelmekteler. Aşağıdaki videoda Ermenistan Ermenisi ile Hemşince konuşan çocukların muhabbetini dinleyebilirsiniz: 

https://www.youtube.com/watch?v=Sjqd8WRugRE 

Sevan Nişanyan, Hemşin’e gittiğinde ve orada kendini misafir eden, Hemşince konuşan yaşlı bir karı koca ile konuşmaya çalıştığında bu insanlarla anlaşamadığını fakat yazıya döküldüğünde daha rahat anladığını ifade ediyor. Doğu Ermenicesi bilenler aynı sorundan muzdarip mi, bilemiyorum. Yukarıdaki videoda birbirlerini anlama açısından bir sıkıntı görünmüyor gibi fakat bu dil özünde bir diyalekt ve dil, üzerine uzmanlaşma gerektirebilmektedir. 

Hemşince diye bahsettiğimiz bu dili farklı kılan nedir, Doğu ve Batı Ermenicesi ile anlaşılırlığının az olması neden kaynaklanmaktadır? Yüzyıllara varan izolasyon, sebeplerden biri. Hemşinliler çoğunlukla Ermenice konuşulan bölgelerden uzakta kalmışlar. Ahalinin Müslüman olması da dillerindeki değişime zaman içerisinde etki etmiş. Hemşincenin asıl ayırt edici yanı, dil bilgisindeki ayrışmadır. Diller sürekli bir devinim hâlinde değişime uğrar. Bazı kullanımlar düşer, yerine yenileri gelir. Bazı durumlarda dildeki kimi yapılar tamamen ortadan kalkar, artık dili konuşanlar için zaruret olmaktan çıkar. Hemşince de Antik Ermenice ve Orta Ermenice dönemlerinden gelen, bugün Doğu ve Batı Ermenicesinde olmayan bazı yapıları korumuş. Bununla beraber bu bazı arkaik Ermenice sözcükleri de içinde tutmayı başarmış. Hemşince diyalekti hakkında daha fazla ayrıntı paylaşmak isterdim ancak bu dile dair çalışmaları çoğunlukla Ermeni dilbilimciler yürütüyor. Bununla birlikte niş bir alan olması da internet üzerinden erişebileceğimiz kaynakları sınırlıyor.

Bu dili daha önce hiç duymuş olma ihtimalîniz var mı? Medyada bilinirliği nedir? Benim aklıma gelen bir şarkı var, Kazım Koyuncu’dan bir parça. “Ella Ella” adlı parça aslında Hemşince bir şarkıdır. Kazım Koyuncu peki Hemşinli midir? Hayır, kendisi Laz’dır ama Hopa’da beraber yaşadığı komşularına hürmeten Hemşince türküler de seslendirmiştir. Daha az meşhur bir parçası da “Ka Tun Mi Xendasoç”. Bu şarkıların yorum kısımlarında Doğu Ermenicesi konuşan bazı Ermeniler, Kazım Koyuncu’yu anlamadıklarını söylerler ki Hemşince bilmediği göz önünde bulundurulursa sebebi anlaşılabilir. Fakat başka parçaları anlayabilmekteler. Dediğim gibi Ermenistan’daki, diasporadaki Ermeniler Hemşinliler ile yakından ilgilenmekte. O yüzden bu bölgeden YouTube’ta müzikleri yayımlanan bazı amatör/profesyonel sanatçıları da iyi tanımaktalar. Sizlere bazı örnekler takdim etmek isterim: 

https://www.youtube.com/watch?v=A49jzKypM7s 

Nurcanım ismiyle bilinen bu sanatçı Ermeniler arasında anlaşılırlığıyla öne çıkıyor gibi. Yorumlara indiğinizde altta Türkçe yoruma denk gelmek biraz güç.

https://youtu.be/036PjGPlSHI

Yukarıdaki şarkı ise sözlerini Yusuf Vayiç’in yazdığı, Harun Topaloğlu’nun yorumladığı bir parça. Yusuf Vayiç’in kendine ait bir hesabı da bulunmakta YouTube üzerinde. Kendisi Hemşince türküler söyleyerek, Hemşince yazarak dili ve kültürü yaşatmak için bireysel bir gayret sarf etmekte. Bu şarkının başlarında bir de bir filmden kesit görürsünüz, Momi filminden. Bu film ilk Hemşince çekilen film, yönetmeni de Özcan Alper. Kendisi de Hemşinceye ve doğup büyüdüğü yere sıkı bağlarla bağlı. 2008 senesinde yayına giren ödüllü bir filmi var Alper’in, ismi Sonbahar. İzlemediyseniz henüz kesinlikle öneririm, çok iyi bir Türk filmidir. Ben gözyaşlarımı tutamamıştım, öyle yürek dağlayan bir filmdi. Aşağıda bırakacağım bağlantıda Hemşince ve Gürcüce kısımları da alt yazılı izleyebilirsiniz: 

https://kultfilmler.com/sonbahar-izle/ 

Bizim Yaşar mahlasını kullanan bir sanatçı daha var Hemşin’den. Kendisinin Murat Göğebakan’dan uyarladığı Hemşinceye bir parçası Ermeniler arasında dinlenmekte:

https://youtu.be/tRbqBh81LRg

Hemşince türküleri seslendirerek Türkiye’de de tanınırlık kazanmış, Rusya ve Ermenistan’da konserler veren Grup Vova, belki de en yaygın bilinenidir. Halk müziği seviyorsanız hoşunuza gideceğine inanıyorum. Ayşenur Kolivar, Hemşince eserler veren bir başka sanatçımız. Sonbahar filminde yürek parçalayan bir ağıt seslendirmekte. Kendisi daha çok halk müziği ile iştigal etmekte. Hemşince rock yapan bir grup da var, ismi Meluses. Kendi beste ve güfteleri olan “Garmi” parçası en çok dinlenen şarkıları. Bu şarkılar sizi Hemşince literatüre temel seviyede aşina kılar kanısındayım, umarım seversiniz. 

Son olarak değinmek istediğim husus popülerlik meselesi. Ermeniler Hemşin’den haberdar ve oradaki kültürel hareketliliği de takip etmekteler. Bazen Hemşince ezgileri Doğu Ermenicesine uyarlayarak söylemekteler. Meluses grubuna ait “Garmi” parçası belli ki çok sevilen parçalardan, Ermenice birkaç farklı düzenlemeleri mevcut: 

https://www.youtube.com/watch?v=VRq1DSYfkC0

https://www.youtube.com/watch?v=eGVgvE35qv4

https://www.youtube.com/watch?v=U2lvBqlId-4

 

Yusuf Vayiç’in güftesini yazdığı Harun Topaloğlu’nun yorumladığı “Kuzim” parçası da benzer şekilde çeşitli versiyonları ile Doğu Ermenicesinde mevcut:

 

https://www.youtube.com/watch?v=P_QmRROJYAo

 

https://www.youtube.com/watch?v=I8tSu4FX7MQ

 

https://www.youtube.com/watch?v=NLe3DNCjYec

 

Bizim Yaşar’ın Lusnika’sı için de yukarıdaki videolarda ismine denk geleceğiniz Kristina Sahakyan’ın yaptığı akustik düzenlemeyi bulabilirsiniz.

 

Hemşinceyi ve Hemşin kültürünü küçük bir insan grubu temsil etmektedir; ama sahip oldukları etki, gerçekten azımsanamayacak ölçüde olup derin bir kültürün mirasçısı olarak varlığını sürdürmektedir.  

 

Beni bu yazıyı yazmaya iten şey ise çok uzun zaman sonra haberdar olduğum bu dili ve kültürü dilim döndüğünce tanıtabilmek, bu dile ve kültüre dair küçük çaplı bir başucu arşivi oluşturmaktı. Böylece bu kültüre dair var olan birikimi, ufak bir çaba da olsa burada elimden geldiğince bir araya getirmeyi arzuladım. Umarım sizler için güzel bir kaynak olur! 

 

Sağlıcakla kalın! 



Paylaşmak Güzeldir:

Aydın Bülbül
Aydın Bülbül
Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümünde lisans eğitimini sürdürmektedir. İlgi duyduğu alanlar arasında tarih, siyaset, müzik, sanat, gezi ve fotoğrafçılık yer almakta. Bilmediğini öğrenme arzusu kendisi için itici güç olsa da ivedi değişen ilgi alanları herhangi bir konuda derinleşmesinin önüne geçiyor. Bu vaziyetten sitemkâr fakat böyle olmanın kendi zihin dünyasını çeşitlendirdiği kanısında. Diller üzerine düşünmekten, dil öğrenmekten zevk alır. İşlerini erkenden halletmezse anksiyete sahibi olur, o yüzden bir an evvel sorumluluklarını yerine getirmeye çalışır. Geleceğin onu nasıl şekillendireceği hususunda bikarar durumda, o yüzden hayatı biraz da akışına bırakıp zevklerini ve keyfini önceliklendirmekte.