bazı gecelerin uzun süreceği akşam üstünden bellidir.
bu, bildiği bir şeydir
sapmaların ortalamasından normale ulaşmaya çabalamayanların
ve
gazete kâğıdı serili masalarındaki rakılarını öğle vakti yudumlamaya başlayanların.
sözcüklerin yerini dokunuşların aldığı geceler vardır.
‘an’ içinde asılı kalan bakışların sessizliğindeki çığlıkları duyabilenler bilir,
sığla ağacına sarınan bir sarmaşığın da sesi olduğuna dair.
bazense kavilleşmeden olunan bir’lik hallerine hissedaştır
gün bitimleri.
uçucu yaz akşamlarındansa, bir kış gecesi sarmalamasında,
kendinden kat kat soyunanların ve yolu yürüdükçe oluşturanların kesiştiği acılar kümesindeydik,
dün gece.
belki de
hazza en yakın şeydik: ritimdik.
gece çerçeveye sığmaz ki!
taşar durur.
dün gecelerin sabahlarında akılla bir konuşması olanlar için
zaman yekparedir.
hani bazı eski kitaplarla denk geliriz de yapışık sayfalarını ilk biz ayırırız ya yukarısından, sağından.
işte öyle bir geceydi.
yeni gün tazeydi, köprü üstünde rüzgâr edepli, yol üstü ağaçlarıysa hikâyeye meyilli.