Geçmiş, An, Müzik ve Pul Biberi
Kasım 3, 2021
Kelebekler Kendi Kanatlarını Göremezlermiş
Kasım 3, 2021

İnsan Doğa İlişkisi

Yazar: Eylül Özdemir.


Artık mavi olmayan denizler, yanan ağaçlar ve hayvanlar, kuraklık, hızla değişim gösteren iklim şartları…

“Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz.” demişti Kanadalı astrofizikçi Hubert Reeves. Binlerce yıldır bizi içinde barındıran, sayısız yaşam kaynağı sunan doğa… ve karşısında tüm bu olağanüstü nimetlerine teşekkür mahiyetinde, onu yok etmek uğruna canını dişine takan insanoğlu. Bu akıl almaz savaşı kazanmak için verilen uğraş, sonumuz için bu kadar çaba sarf etmek neden? 

Doğa insanın vücududur, yaşamıdır. Ama insan yalnızca doğanın kendi içinde barınmasına izin verdiği bir varlıktır. İnsana tüm güzelliklerini sunar. Meyvelerinden verir, ağacın serin gölgesinden faydalandırır, hatta öldükten sonra kendisiyle bir olma iznini dahi verir. Tüm bunlara karşılık tek beklentisi bizden zarar görmemektir ama bu böyle olmadı. 

İnsanın nankör tavrına uzun süre sustu, özür bekledi. Canı yandı. Mavisi soldu, yeşili çürüdü. Öfkeliydi ve artık dayanamıyordu. Acısını bu şekilde içine atmaktan yorulmuştu ve kustu. Ona acımayanı el üstünde tutmak saçmalıktan başka bir şey değildi. Anlamlandıramadığı şey ise insanın nasıl bu kadar şımarık bir kişiliğe bürünebildiğiydi. Asla doymuyor, hep daha fazlasını istiyordu. 

Doğa yavaş yavaş çığlıklarını duyurmaya, intikamını almaya başlamıştı. Aslında insanların ona yaptığı kötülük, kendi kendilerine yaptığı kötülük demekti. Yalnızca bunu göremeyecek kadar kör etmişti gözlerini, içlerinde durmadan büyümeye devam eden doyumsuzluk ve asla elindeki ile yetinememe durumu. Sonra ne oldu? Ona yaşattıklarımızın acısını bize çektirdi. Tabii ki biz çekecektik. İçinde bulunduğun evi yakarsan, sen de onunla beraber yanarsın. Hem Rene Sedillot uyarmıştı bizi. “İnsan doğaya karşı gelen bir yasa koyarsa doğa öç alır.” demişti. 

İnsanın bu denli bağımlı olduğu yaşam alanına işkencesi ne zaman son bulur, nasıl olur? Bilemiyoruz. Bizim görevimiz ne olursa olsun doğamızı temiz, huzurlu hâliyle bizden sonraki nesle teslim etmek .

Temiz havayı, masmavi suları, yemyeşil gür ormanları korumayı ve güvende tutmayı başarıp bizden sonrakilere de bu duyarlılığı kazandırmalıyız. Çünkü, denildiği gibi: “Doğa bize dedelerimizden kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız bir emanettir.”



Paylaşmak Güzeldir: