Beklemek
Ekim 3, 2021
Suikast
Ekim 3, 2021

Kişiliğin Spektrumları, Normal ve Nevroz – Çağımızın Nevrotik Kişiliği

Yazar: Mina Çekin.


Normal kelimesi yaşamın çok içinden ama belki de bir o kadar dışından bir kelime. Bu kelimeyi genellemelerde ya da günlük dilimizde kullanırken birçok olguyu, düşünceyi veya nesneyi daha meşru kılmak amacıyla kullanıyoruz. Fakat artık günümüzde akademik camianın dışında da bu kavramı oldukça sorgular olduk. Bir canlıya, bir düşünceye, bir renge normal derken artık çokça “Normal ne demek ki?”, “Normalin sınırları nedir?” diye üzerine epeyce düşünüyoruz. Bunca sorgunun arasında kişiliğimizin sınırları, yapısı ve varlığında bu kavramın yer buluşu da hâliyle doğal akışın bir noktası oldu. Kişilik noktasında bu kavram ele alındığında yeni bir kavramsallaştırma, disiplinlerarası bakış ve kültür gibi daha geniş kavramlar karşımıza çıkıyor. İşte bu sorgularımızda Karen Horney “Çağımızın Nevrotik Kişiliği” adlı kitabıyla bize eşlik ediyor. 

 Bu okumamız da temel kavramlara ve psikoloji camiasına bir giriş yapıyor ve belki başka bir alandan kulağımıza çalınan belki de çokça duyup bir türlü derinlemesine bakamadığımız nevroz, kültür ve kişilik kavramlarına daha yakından bakmaya başlıyoruz. 

 Psikoloji bilimi oldukça geniş ve farklı alanlarda dallara sahip olmakla birlikte kendi alanları içinde de oldukça çeşitli çalışma prensipleri olan akımlara sahip bir bilim. Karen Horney ise bu alanlardan psikanaliz alanında yetkinleşen ve kişilik kavramını bu bakış ve dille bizlere aktaran bir yazar. Bu nedenle kavramların aktarılışında analitik dilin önemine ve yaygınlığına aslında hem kitabı okurken hem de söyleşimizde oldukça yaygın bir şekilde şahit olduk. Fakat bu, Karen Horney’ı kısır bir noktada bırakmak yerine onun bizlere daha açıklayıcı ve özenli bir aktarım yapmasına yardımcı olmuş gibi duruyor. Bu dil çerçevesinde ele alınan en önemli üç kavramın daha önce de bahsettiğimiz gibi kültür, kişilik ve nevroz üzerinden oluştuğunu görüyoruz. 

Nevroz çoğunlukla ya okumalarla ya da spesifik bireysel tanıklıklarımızla çevremizde veya kendimizde tanıştığımız bir kavram. Nevroz çok teknik bir şekilde “Sürekli sıkıntı içeren, fakat sanrı ya da varsanı içermeyen işlevsel akıl hastalıklarına verilen ad.” olarak tanımlansa da bunun sebep ve sonuçları ele alınmaya çalışıldığında çocukluk yaşantılarından yetişkin davranışlarına kadar oldukça girift bir yapı olduğunu görüyoruz. Bu noktada nevrozun bu ve buna benzer birçok tanımı olsa da burada tanımlardan daha çok üzerinde durabileceğimiz temel anlatı nevrozun tanım sınırlarının değişkenliği üzerine oluyor. Kültür kavramı burada temel yapı taşlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Çocukluk yaşantılarımızda, ebeveyn tutumlarımızda, toplumsal sınırlarımızda kültür kavramının etkisinin ne kadar bağlamı belirleyici olduğunu görmekteyiz. Nevroz kavramı kişide kişiliğin oluşumunda ve hatta davranış kalıplarının şekillenmesinde kültürle birlikte çokça değişkenlik gösterebiliyor. Bu nedenle nevroz durumlarını ele alırken kültürü bir kenara bırakmadan hatta tam tersine kültürü nevrozun bir bileşeni olarak ele almak bu okumada bizler için temel öğretilerden birisi hâline gelmekte. Bu konuyu biraz daha açacak olursak kişilik yapılanmasını bir binanın oluşum süreçlerine benzettiğimizde bu oluşumun aşamalarına daha detaylı örneklendirmeler yapabiliriz. Örneğin binanın yapı malzemeleri, çalışanları ve oluşum sürecinde içinde bulunduğu zaman dilimi; binanın bütün şekline, tamamlanma süresine ve tarzına etki eden noktalar olacaktır. Binanın yapı malzemeleri muhtemelen lojistik anlamda ulaşılabilir ve o bölgenin fiziki yapılarını karşılamaya uygun olarak şekillenebilir. Ayrıca ortak malzemeler kullanılsa bile farklı mimarlar, farklı tarzlarda farklı işçiler farklı sağlamlıklarda yapıların oluşmasına sebep olabilirken benzer işçilerin farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkardıkları binalarda yine farklılıklar içerecektir. Dolayısıyla insan da zamanına yani içinde bulunduğu bağlama, yetiştirilme tutumlarına ve genetik gibi birçok kişiliğinden bağımsız koşula maruz kalarak farklılaşabilmektedir. Kültürün bu etkisini nevroz kavramında ele aldığımız şu sonuçlara ve sorulara ulaşabiliriz:

  • Nevroz davranışının oluşumu ve sonuçlarının bağlamı, içinde bulunulan kültüre göre yorumlanabilmektedir. Örneğin baskıcı ya da fedakâr bir anneye sahip olmak bireysel bir kaderken baskıcı ve fedakâr anneleri ancak belirli kültür tipleri oluşturmaktadır.
  • Kişiliğin oluşumunda bireysel etkenler ve değişkenler ne kadar etkilidir? Bu soruya oldukça fazla cevap verilebilirken gözden kaçan önemli bir nokta da oluşan bu kişilik kurulumunda eksik ya da yanlış noktaları fark etmenin ve üzerine çalışmanın bireysel ve toplumsal düzeyde önem derecesidir. Bu nedenle ne tamamen kişiliğimizin kontrolüne odaklanmak ne de bir kader algısıyla onu benimsemek bu nokta çözümcül bir tutum olmayacağı gibi anlamak ve anlayış arasındaki farkı göz ardı etmemize sebep olacaktır.
  • Nevrozlara karşın insanlık olarak ürettiğimiz ya da üreteceğimiz çözüm yollarında tartışabilecek birçok nokta varken, en önemli girdinin ilk olarak bireyin farkındalığı olduğu ve bunun kişiye getirilerinin bu sürecin başlatıcısı olabileceği dikkat çeken bir noktadır. Dolayısıyla duygularımızı daha dikkatli dinlemek ve bazı duygularımıza karşın hassasiyetlerimizi geliştirmek bir çıktı olabilmektedir. Bu noktada kaygı birçok duygudan daha çok geri planda kalmasına karşın aslında okumalarımızda da karşımıza çıktığı gibi temel ve en önemli duygulardan bir tanesidir.

Genel olarak bakıldığında yaşamın keskin çizgileri yerine bizlerin yaşantıları ve tanık olduklarımızın belleklerimizdeki algılarıyla üzerine konuşabildiğimiz oldukça önemli bu kavramlar, süreğenlik ve devimlilik içerisinde kendi sınırlarında değişmeye ve dönüşmeye devam etmektedir. Hayat tam da burada hepimize başka pencerelerden farklı manzaralara baktırırken aynı oksijenle bir nefes daha sunmaya ve bu döngüde kendimize bir yer bulmamıza fırsat tanımaktadır. Kişilik ve kültür de burada toplumsal bakışlarımızın pencereleriyken bizlere geniş bir bakış sağlayan kavramlar olarak zihinlerde kalmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu kavramlar ve tartışmaların üzerine nevroz ve kişilik yapılanmasının hayatımızda güncel ve oldukça etkin yer tutmasının sebepleri ve sonuçlarının tartışıldığı, kendi yaşamlarımıza bir bakış attığımız ve çokça sorgulamayla birlikte aslında birçok olgunun çoklu sebeplerinin bizim algılarımız ve durumsal koşullarla şekillendiğine tanık olduğumuz bu güzel söyleşiye katılan değerli Simurglulara, fikirleri ve görüşleri için teşekkür ederiz.


Teşekkür: 30 Ağustos akşamı gerçekleşen söyleşimize katılan tüm katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.

 

Kaynakça: 

Karen Horney, Çağımızın Nevrotik Kişiliği (2020). İstanbul: Sel Yayıncılık.

 



Paylaşmak Güzeldir:

Simurg Seçki
Simurg Seçki
Seçki; sohbet ederek birlikteliğin ve paylaşımın keyfine varan gençlerin bunu, kitaplar aracılığıyla entelektüel pencereden de sürdürme motivasyonu ile ortaya çıkardığı bir Simurg Derneği projesidir. Zihin inşası mottosu ile yola çıkan Seçki'de her ay; mitoloji, felsefe, sanat gibi farklı temalardan seçtiğimiz bir kitabı okuyor ve Simurglular ile söyleşiler gerçekleştiriyoruz. Yazılarımızda ise biraz kitaplardan biraz da Simurgluların zihinlerinden ağımıza takılanları bulacaksınız.