Bakış Açısı

Konuk Yazar: Ceyhun Şengünün

Biz insanları, derinden etkileyen yaşadığımız olaylar değildir. O olaylara ilişkin bakış açımız ve yorumlama biçimimizdir aslında.  Olayları farklı şekilde yorumlamamızda coğrafya, kişilik karakterimiz, aile, arkadaşlık çevresi gibi birçok etken sıralayabilmekteyiz. Olaylar iyi veya kötü yaşamımızı bir şekilde etkilemektedir.

Peki, biz kendimize karşı olumsuz bir tehdit oluşturan bir olayı nasıl çözebiliriz?

Pozitif Psikolojinin kurucusu olan Martin Seligman psikolojinin insanların sadece duygusal rahatsızlıklarını yenmesinde değil, gelişimlerine de olabilecek en iyi hayatları sürmelerine de yardımcı olması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu sebeple insanlara yardımcı olabilmek adına “Pozitif Psikoloji” adlı kuramını literatüre katmıştır.

İnsanların bazı sorunlarda takılı kalmasında temel konu, herkesin takındığı tutum ve davranışı yanlış olarak görmemesi, şüphe etmemesinden kaynaklanmaktadır. Bir nevi öz eleştiri eksikliği diyebiliriz. Öz eleştiri yapma gereği duyduğumuz anda, olayın eksi veya artı yönlerini masaya koyarak işin içinden pozitif bir şekilde ayrılmamız oldukça kolay olacaktır. Diğer bi taraftan olayları yorumlama ve bakış açımız, oldukça baskın karakter olarak ortaya çıkmaktadır. Ünlü Psikiyatrist Viktor Frankl İnsanın anlam arayışı adlı kitabında toplama kampındaki yaşama dair yorumlama biçiminden bahsederken, insanın en zor şartlar altında bile olayların pozitif yönlerini ortaya çıkartarak, yaşama tutunmasında ki, hayati önemi açıklamaktadır. Yine Türk Edebiyatının en önemli eserlerinden birini yazan Oğuz Atay “Tutunamayanlar” adlı kitabında “Kendini tanıma sorununun çözümünde, Descartes’in bilimlerine uyguladığı kuşkuculuğu kullanabiliriz. Bütün değerlerimizi önce yok sayarak işe başlamalıyız. Kişisel değer saydığımız şeylerin, toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileceğini de hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız” demiştir. Herkes kendi hayatının koçluğunu yapmalıdır. Kendisinin eksi veya artı yönlerinin en zor şartlar altında dahi ortaya koymalıdır.

Tarihe baktığımız zaman insanın, cinsiyet fark etmeksizin zor şartlar altında sığındığı dal genellikle; edebiyat, müzik ve felsefe gibi ruh ve bedensel rahatlama araçları olmuştur. Spartalılar, savaşlara hazırlanırken güç ve savaş derslerinin yanında dans ve müzik gibi diğer branşlarla ilgilenmişlerdir.

Karşılaştığımız zorluklar neticesinde, biraz olsun bakış açımıza farklı perspektifler katarsak ve hayatın olumlu yönlerine daha fazla bakma şansımız olursa, hayatımızda daha çok yol kat edeceğimizi umuyorum…

Yeni bakış açıları edinerek, daha fazla pozitif bir yaşam geçirmeniz dileğiyle…