Sanıyorum belirsizliğin ciddi anlamda güçlendiği ve net gözükebilen bütün eylemlerin inanılmaz anlamlı olduğu günlerdeyiz. Çünkü gidişatını tam olarak çözümleyemediğimiz, araştırmaların ve istatistiklerin doğrultusunda öngörüler oluşturabileceğimiz bir olayla karşı karşıyayız. Evet, hepimiz duymaktan sıkıldığı, etkilerinden bunaldığı ve negatif etkilenmemek için uzak durduğu Covid-19 gerçekliğinden bahsediyorum. Ancak izin verin sizinle bu durumu biraz daha farklı bir şekilde ele alalım. Bu süreci nasıl kazanarak ve güçlü tamamlayabileceğimizi düşünelim.
“Pan’ın Normları” yazı serisi ile aslında analiz edebileceğimiz çok fazla nokta var. İnsanların sorunları küçümsemek ve tanımlamakta zorlanması gibi. Arzu ve güç peşinde koşarken toplumların eksikliklerini görememiş olmamız gibi. Mücadele ederken başkalarını unutabilmemiz ve kendimize de ihtiyacımız olanı veremeyişimiz gibi. Bunlar şu anki durumumuzun nedenlerini anlamak hususunda en temel sorgulamalardan birkaçı. Her ne kadar üzerine deli dolu konuşmak istesem de hepimiz sorunun kaynağını ve etkilerini konuşmaktan çok sıkıldık. Dönüp baktığımızda hepimiz evlerimizde oturmuş zaman geçirmeye çalışıyoruz. Ki bu sayede sahada mücadele eden sağlık çalışanları, lojistik çalışanlar, idari sorumlular ve düzeni koruyucular işlerini düzgün yapabilsinler. Onlara kolaylık sağlayabilelim ki bu süreç en kısa sürede tamamlansın ve biz de o noktaya kadar dirayet gösterebilelim. Peki nasıl gösterelim? Gölgede kaldığımızı hissettiğimiz bu belirsizlik günlerinde ışığı görmek ve ilerlemek nasıl mümkün?
İlk adımı atalım ve gerçekliği kabul edelim. Bunun için de sizinle bir kriz metodolojisi paylaşacağım maddeleyerek. Ardından üstünden giderek, yaşadığımız şu günleri yorumlayabileceğimiz bir pencere daha eklemeye çalışacağım. Bir kriz yaşandığında izleyebileceğimiz adımlar:
Şimdi gelin bu adımlar ışığında Covid-19’u, durumumuzu ve yapabileceklerimizi ele alalım. Bunu da oldukça basit bir dille yaparak bu olayı zihnimizde basitleştirmeye çalışalım.
Sorunumuzun adı Covid-19 ve bu pandemi haline gelmiş bir virüs türü. Oldukça bulaşıcı, gizli kuluçka süresi ile sinsi ve yeterli önlemlerin alınmaması durumunda öldürücü etkiye sahip. Şu an için nereden başlamış olduğu o kadar da önemli değil. Çünkü artık bu virüs her yerde ve hepimizin ortak sorunu. Kuluçka süresince herhangi bir hastalık belirtisi meydana gelmezken virüs yine de bulaşıcı etki göstermekte. Bundan dolayı hepimiz hijyen ve korunma yollarında her geçen gün daha da dikkat ediyoruz. Temizlik, dezenfeksiyon, sosyal mesafe, yayılımı engelleyici seyahat kısıtlamarı, gönüllü ev karantinası ve zorunlu ev karantinası olmak üzere belli başlı önlemlerin gelecekte daha da fazlası olacak şekilde alınmaya başladığını görebiliyoruz. Herkesin kafasında çok temel bir soru var. Ne zaman geçecek bu salgın? Bunun birçok teorisi var. Virüsler canlı vücutlarda yaşayabildiği için zaman ilerledikçe virüs nesilleri arasında evrimlerin gerçekleşeceği ve canlıyı öldürmeden vücudunda yaşayabileceği bir forma kavuşacağını söyleyen bilimsel yorumlar var. Bize göre zaman akışını farklı yaşadıkları için belki de 24 saat içinde birkaç kez nesil değiştirebilen varlıklardan bahsediyoruz. Bu yüzden bu tezin gerçekleşmesi durumunda bu evrim süreci onlarca yıl sürmeyecektir. Ancak yapısal formu gereği her zaman etkisini koruyacağını ve zamanla insanların bağışıklık kazanacağını söyleyen tezler de var. Her halükarda yayılımın devam edeceği, vaka sayısının artacağı, ölüm sayısının yükseleceği, her ülkenin bir tepe noktasına ulaşacağı, sonrasında zamanla azalacağı, bir noktada bağışıklık edinilmesinin veya tedavi bulunmasının bu durumu normalleştireceği varsayılıyor.
Sorunu daha iyi anlayabilmek için son iki yıldır aktif takip ettiğim Kurzgesagt – In a Nutshell kanalının Covid-19 il alakalı hazırlamış olduğu videoyu izlemenizi tavsiye ederim. Altyazı Türkçe seçeneği bulunuyor.
Aslında bakacak olursak yukarıda anlattıklarımı birçoğumuz uzun süredir biliyoruz ama şu an daha farklı bakıyoruz. Çünkü şu an evimizdeyiz. Herkes evine kapanmış bir şekilde sürecin ilerlemesini bekliyor. Ne oluyor, ne bitiyordan ziyade ne olacak, nereye doğru gidiyoruz diye sorguluyoruz. Hatta evde geçirdiğimiz birkaç günün ardından çoğumuz bu yaşadıklarımız gerçek mi diye bile sorgulamış olabilir. Sabah uyanıp bir markete gideyim düşüncesini hızlı bir şekilde güvenli mi sorusu ile pekiştirmiş ve dışarısının eskisi ile aynı yer olmadığı farkındalığı ile yutkunmuş olabiliriz. Evet, kabul edelim evimizdeyiz, dışarısı güvenli değil, mesleki sorumluluğu ile dışarıda çalışması gerekenler var ve mesleki açıdan dışarıda olmaması gerekenlerin ise evde oturup yayılıma katkıda bulunmama sorumluluğu var. Evet, bu süreç kısa sürmeyecek, tam anlamıyla virüsten kurtulmuş bir ülke yok, hatta tepe noktasına ulaşmış ülke sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor, tam tersine her yerde yayılımı artış trendi içerisinde ve ülkemiz sadece başlangıç seviyesinde. Korkmalı mıyız? Hayır. Bunları kabul edelim ki, en kötüsüne hazırlanma fırsatını yakalayabilelim. Gündeme göre hareket etmek her an durumun daha da kötüleşmesine neden olabilir. Neden en kötüsüne hazır bir şekilde gündemin sona ulaşmasını beklemeyelim ki? Bu açıdan yaklaşmanın çok daha güçlü olduğuna inanıyorum.
Kabul edelim, gerçekliğimiz artık Covid-19 ve bu uzun bir süre devam edecek. Vakaların inanılmaz seviyede artacağını, ölümlerin de çoğalacağını ve ilelebet bu durumun sürmeyeceğini bilelim. En kötüsüne hazırsanız eğer gündemi takip etmeyi sınırlandırın. Çünkü siz en kötüsünü hazırsınız! En kötüsüne doğru ilerlerken her dakika üzülmeniz sizi sona hazırlamaz. Unutmayın, en kötüsü gerçekleştiğinde, yeni normlardan oluşan bir hayatın da başlangıcı olacak. Oraya hazırlanmalısınız. Bu hazırlık sürecinde sizi korkutmayacak ama hakimiyetinizi de koruyacak sınırlı bir takip geliştirmek en sağlıklısı. Bu konuda size Teyit’in Covid-19 Postası’nı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu posta dizisine abone olarak haftada 2-3 kez öz ve net bilgilere ulaşabilirsiniz. Ayrıca tasarımı da oldukça tatlı. Süreci acı değil, daha nötr ve bilimsel takip etmekte fayda var. Duygularımızı biraz kontrol etmek için kendinize bu manipülasyonu yapmanızı tavsiye ederim.
Doğru pozisyon almak her türlü alanda kazandırır. Spor müsabakalarında da kazandırır savaşta da. Hatta ilişkilerde bile. Şu an yaşamış olduğumuz bu krizi yani Covid-19 sürecini de pozisyon alınacak bir durum olarak görün. Korunmak, devam edebilmek, korumak, katkıda bulunmak ve belki de kazanmak için pozisyon almalıyız. Bunun sizler de zaten farkındasınızdır. Ancak başı ve sonu olmayan bir durumda nasıl pozisyon alınır? Soyut süre sınırları oluşturarak tabi ki. Örneğin ben kendim için mart ortasında bir sınır belirledim. Dedim ki 1 Nisandan 30 Hazirana kadar salgın devam edecek. Görüyorum ki tam 90 günlük bir karantinam olacak. 30 hazirandan sonrası? Onu da haziran sonunda düşünürüz. Benim elimde artık tam 90 günüm var ve kendime 90 günlük bir plan oluşturabilirim. 90 gün süresince evimde olacaksam artık pozisyon da alabilirim. Size hemen pozisyon alınabilecek birkaç alan sayayım, eminim sizler farklı eklentiler ve çıkarmalar da yaparak kendinize özgü bir tablo oluşturabilirsiniz. Fikir vermek adına:
Yukarıda saydıklarımın haricinde daha pozisyon alınacak çok durum var. Şunu sakın unutmayın. Her şeyden önce kendinizi tanımalısınız. Bunun için son zamanlarda oldukça popüler olan Beyhan Budak’ın Kendini Tanımak İçin Sorman Gereken 12 Soru videosunu tavsiye edebilirim. Emin olduğum tek bir çıktı varsa o da salgın sonrasında herkes farklı biri olacak.
Adaptasyon ve Mücadeleyi birlikte ele almak lazım. Çünkü adapte olmak için de mücadele edeceksiniz. Aynı şekilde karşınıza çıkan yeni sınamalarla mücadele etmek için de sürekli adapte olmanız gerekecek. Bu ikiliyi bir noktaya getirmek ciddi bir zaman istiyor. Az önce size söylemiş olduğum 90 günlük planımı mart ortasında yaptığımı söylemiştim. Şahsen ben adapte olmak için tam 16 gün mücadele ettim. Daha yeni yeni erken uyanabiliyor, uyanık kalabiliyor, okuyor, yazıyor, izliyor, çalışıyor ve bağ kuruyorum. Pozisyon alırken kendim için oluşturmuş olduğum plan benim için çok önemliydi. Çünkü ben şu motivasyon ile hareket ettim:
– Covid-19 Salgını sona erdiğinde nasıl bir insan olmak istiyorum?
Bu soruyu her sorduğumda kendime yeni cevaplar verdim. Bir yere not ettim. En sonunda ise hep aynı cevabı veriyordum. Hedeflerimin bulunduğu planımı uygulamak istiyordum. Mevcut seviyemi bile koruduğumda kazanmış sayıldığım şu günlerde daha azı ile yetinemeyeceğimi fark ettiğim an, daha fazlasını edinmenin yollarını çizmiştim. Çağımızın getirdiği imkanları ve kütüphanemde birikmiş olan kitapları dinledim. Pozisyon almak konusunda örnek olarak sıraladığım ve daha fazlasını barındıran maddelerin hepsinde birikmiş olan ne varsa temize geçecektim. Yüklerimden arınmış, dinlenmiş, bilgi birikimi açısından ilerlemiş ve arkadaşlarımla dayanışma içerisinde sürecimi tamamlayacaktım. Böyle deyince süreci fazla romantikleştirmiş gibi gelebilirim size. Çünkü evet öyle yapıyorum. Ben mücadelemi kendim için hikayeleştirmeye karar verdim. Bu benim için romantik bir mücadele. Bu şekilde adapte olmayı başardım. Ben hikayemin bu bölümünü boş sayfalarla geçirmektense doldurmak istediğimi fark ettim. Motive oldum ve ilerliyorum.
Sonuç olarak hayat devam ediyor ve gerçekliğe ilk adım onu kabul ederek hazırlanmak oluyor. Onun içinde yaşamaya adapte olabilmek. Bunu önce kendimiz için yapmalı ardından çevremiz için gerçekleştirmeliyiz. Güçlü hissediyorsak toplumumuzu da düşünmeli ve yapabileceklerimizi sunmalıyız. İnsanları motive etmek, beslemek ve en önemlisi de ihtiyaçları için dışarıya çıkamayan/çıkmaması gereken büyüklerimiz için gençler olarak yardımcı olmak. Bunu da unutmayalım.
Görmeyi reddetmek yerine gözlerimizi açmayı ve gerçekten görmeyi tercih edersek ışığın peşinden de yürüyebiliriz.
Pan’ın Normları
Aslında planlamadığım bir yazı serisi oldu. Hikâye teması üzerinden ilerleyeceğim upuzun bir serüven tahayyül etmiştim. Ancak global ölçekte yaşanan COVID-19 salgınına kayıtsız kalmak bana çok uygun gelmedi. Çünkü yaşanılan süreci anlamak, mücadele etmek, yeni yaşam süreçlerine adapte olmak, değişimi takip etmek ve yeni toplum normlarını anlamak inanılmaz önemli. Bu süreçte kaç yazı olacağını bilmediğim bir seride olacağım. Her ay ele alınan farklı bir nokta ile bir bütün oluşturmaya çalışacağım. Bunu salgından ziyade bir tür vaka inceleme serisi olarak da görebiliriz; sonrasında dönüp okuyabileceğimiz, neler yaşandığını hatırlayabileceğimiz ve belki de farklı vakalarda yararlanabileceğimiz bir perspektif olarak. İyi okumalar diliyorum!