Gaye
Ocak 3, 2020
Kimse (II)
Ocak 3, 2020

Evrensel Dil

Çok uzun süredir insanlık hakkında; klişe bir şekilde ifade etmek gerekirse, biz nereye gidiyoruz böyle, neler yapıyoruz, nasıl insanlar olduk diye uzun uzun sohbetler ediyor ve bu konu hakkında uzun uzun düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde danışmanlık yaptığım bir öğrencimle sohbet ederken yine kendimi bu soruları sorarken buldum ve sohbetin sonunda cevap bulamasam da bu sorunların neden kaynaklandığını anlayabildim.

Öğrencim Deniz aile büyükleri ile yaşadığı kuşak çatışmalarından yorgun, bense öğrenci ve velilerle olan kuşak çatışmalarından bitap düşmüş bir halde, bir akşamüstü karşılıklı oturmuş görüşmemizin son 10 dakikasına gelmişken, Deniz: “Hocam aslında ben tüm bunların, yani insanların anlayışsızlığının, hoşgörüsüzlüğünün, saygısızlığının nedenlerini biliyorum, biz evrensel dili konuşamıyoruz” dedi. Öyle güzel çözdü ki o an kafamdaki bilmeceyi Deniz, çok haklıydı. Yardımlaşmak, almadan verebilmek, birinin derdine derman olmak, ihtiyacı olana yardımcı olmaya çalışmak, karşılıksız selam vermek, gülümsemek, nasılsın diyebilmek dünyanın neresine gidersek gidelim kalbimizi ısıtan ve bizi bütün yapan, din, dil, ırk, ayırmaksızın dünyanın her yerinde kabul gören, insanlığımızı hissettiren, bizi biz yapan değerler.

 

21. yüzyılda teknoloji ilerledikçe insanlığımız geriliyor. İlerleyeceğiz, inovatifleşeceğiz derken özümüzü unutuyoruz. Maddileştikçe sevgiden bir haber oluyor ya da sevgimizi arttırıp saygımızı azaltıyoruz. Tek derdimiz çocuklarımıza okuma yazmayı, dört işlemi, problem çözmeyi, bölgeleri, dağları, nehirleri, canlıları, elementleri öğretmek. Onlara hiç kendilerini nasıl öğreneceğinden bahsetmiyoruz ama dünyaya gelir gelmez onları birer birey ilan ediyoruz. Resmen deizmin tanrısının yerine geçen ebeveynler oluyoruz. Lise çağına kadar her türlü imkânı sağlayıp lisede bireyselleşmesini, 8 yıl sonra ders çalışması gerektiğini söylüyor ama bunu yapması için hiçbir manevi yardımda bulunmuyoruz. Çünkü maddi yardımlarımızın sınırsız olduğu yerde manevi yardımlar ucuz kalıyor. Sonra bizler de maddileşiyoruz. Her türlü destek ve yardıma maddi bir değer biçiyoruz. Bir şeyin maddi karşılığı olmayınca sorguluyoruz. Sonra bu doğrultuda muhabbetlerimizi ve davranışlarımızı evriltiyoruz. Bana neden selam verdi, bana neden yardım etti sorularını soruyoruz. İnsan olduğumuz için, insan olduğu için cevabını veremiyoruz. Hep katakulli yollara açıyoruz kapılarımızı. Fakat bu yollarda önümüze pırıl pırıl yetiştirilen, yetiştirdiğimiz ve kendini yetiştiren Denizler çıkıyor. Taze, berrak zihniyle yoldaki teyzeye yardım ediyor, yol veren taşıt şoförüne gülümsüyor, sadece içinden geldiği için arkadaşına bir incelik yapıyor, günaydın ve iyi akşamlarını kimseden eksik etmiyor. Büyüyor, gelişiyor şahane yerlerde eğitim alıyor. Mükemmel yerlerde çalışıyor. Evrensel dili unutmuyor, öğrendiği gibi de öğretiyor.

 

İnsanlık bizim evrensel dilimizdir. Çabuk unutulur ama unutulduğu zaman hatırlaması da çok kolaydır. Yeter ki isteyin, özünü unutmayanlar, insanlıktan uzaklaşmazlar.



Paylaşmak Güzeldir:

Gülden Özbek
Gülden Özbek
Eğitim hayatında yaşadığı zorlukların, imkansızlıkların ve yönlendirilememenin boşluğunu aynı çevrede yaşayan neslin de karşılaşmaması için kendi memleketinde iş hayatına atılan; gençlere, gençliğe, öğretmeye ve öğrenmeye aşık bir öğretmen. Yeni nesle sorgulamayı ve düşünmeyi öğretmek onun için bir tutku. Hiç boş durmayan felsefenin hakkını vermeye çalışan bir düşüncesever. Onu sürekli gülümserken görebilirsiniz. Hayata karşı duruşunu gülümseyerek koruduğunu söylüyor. Görünüş ve gerçeklik ayrımını görmenizin çokça mümkün olduğu biri, ne kadar makul ve ne kadar sakinse bir o kadar enerjik ve çılgın taraflarını görmeniz de mümkün.