Kimse (I)
Aralık 3, 2019
Sorumlu Üretim ve Tüketim
Ocak 3, 2020

Oda

Adım Bekir. Otuz dört yaşındayım. Ellerim kocaman. Doğuştan. Bu odada yaşıyorum. Bir odada yaşıyorum. Çoğu zaman haddimi aşıyorum. İnsanlara şaşıyorum. Yalana alışıyorum, son cümlem gibi.

Odanın penceresi sıkı sıkıya kapalı. Kalın perdeleri örtülü. Perdeleri annem örttü. Perdeleri hemşire örttü. Hayır hayır perdeleri doktor örttü. Beş gün önce. Belki de beş ay önce.  Önemi yok beş yıldır buradayım.

Büyük patlama olduğunda odamdaydım. Yatağımdayım. Pencere kapalıydı sıkı sıkıya değil. Perdelerim açıktı. Büyük patlama olduğunda Nermin karısı yine örüyordu. Sonsuza giden bir paçavra örüyordu. Ayhan paçangayı çok seviyordu.

Ayhan, dostum. Üç aydır burada. Üç yıldır yan odamda. Üç asırdır tanışıyoruz. Büyük patlamayı yapan o. 7. gündü. 6 gündür tanrı dinleniyordu, olanlar oldu. Aydın Ayhan. Adı bu. Ben koydum. Aydın kafalardandı şu entelektüel olanlardan. Ama elleri küçüktü. Boyu da kısa. Ufak bir yaratık, kafası hariç.

Aydın Ayhan hastaydı. Ben hastalıkların çabuk öldürenini severim. Hastane odasında uzun zaman geçirmek aklı karıştırır. İnsan hastaneye bir kere yerleşti mi dış dünya gerçeklerini unutuverir. O odada doğmuş, orada yaşamış, yaşlanmış ve ölecekmiş hissi verir, hastane odaları. Hayatın hastalıklardan ibaret olduğuna ikna eder insanı. Ayhan’ınki de çabuk öldürenlerdendi. Sabretseydi ölecekti. Sabretmedi öldü. Aslında şaşılacak derecede umutluydu. Rahatsız edici şekilde mutluydu. Bu salakça şeyler onun afyonuydu. Boşuna ona aydın demedim. Bakışı hep yanlış yöne doğruydu. Açardı ekranı, ağzına çalınan balla idare ederdi. Özgürüz, derdi. Doğru. Aydınların yarısından fazlasının yargılandığı bir ülkede, elliden fazla şampuan arasından seçim yapma hakkımız saklıydı. Peh!

Geleceğe yönelik güzel hayaller kurmak insanı iyileştirir. Geleceği umutsuz insan, çok geçmez ölür, derdi. Ben yaşadım o öldü. O tutunuyor ben bırakıyordum. Otuz dört yaşındayım. Bırakalı çok oluyor. Yıla vursam birden, güne vursam binden fazla zamandır. Lafı yine uzattım. Neyse ki kağıtlar insanlardan sabırlı. Bunları hemşireye anlatsam kısa kestirirdi. Bunları polise anlattım gözleri seğirdi. Bunları Cemal’e anlattım, sodasını bırakıp geğirdi.

Ayhan kendini öldürmeden önce küçük bir veda töreni düzenledi. Yalnız. Yapayalnız ama gösterişli bir tören. Önce musluğu açtı. Su sicim gibi aktı. Lavabo tıkalı. Sonra o küçük, kafasına göre küçücük elleriyle kabloyu söktü. Zemine yerleştirdi. Aynaya baktı gülümsedi. Son cümleyi ben ekledim. En acıklı anlarda bile gülecek kadar acımasızdır o. Aynayı kırdı. Muhtemelen serum çubuğuyla. Küvete çöktü elinde cam parçalarıyla. Vazgeçmesi için tam 151 saniyesi vardı. Çünkü 151 saniye sonra su taşacak çıkmak isterken akıma kapılıp ölecekti. Vazgeçmedi. Cam parçalarıyla kendini parçaladı. Bileklerine vurdukça vurdu camı, parçalarcasına. 23 kere. Tam 23. Bakın burası çokomelli yirmi üç kez!

Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalar. Kızıla boyandı etraf.

Ben de işte otuz dört yaşındayım. Beş gündür buradayım. Beş aydır buradayım. Beş yıldır bu odadayım. Geçen gün bakıcı söyledi. Biri intihar etmiş. Adını unuttum camdan atlamış, tanımıyorum. Pencerem sıkı sıkıya örtülü. İntihar etmiş biri. Perdelerim örtülü. Kalın perdelerim sıkıca örtülü. Perdelerimi annem örttü. Perdelerimi hemşire örttü. Perdelerimi kim örttü? Annem? Hemşire? Doktor?

Biri intihar etmiş. Camdan atlamış. Gidip Ayhan’a anlatayım. Boşuna beni kablo bulmakla uğraştırmasın. Atlasın camdan.



Paylaşmak Güzeldir:

Rüveyda Önder
Rüveyda Önder
Hukuk Fakültesi öğrencisi. Kitaplarla arası oldukça iyi, buna binaen yazmak en büyük hobileri arasında. Arkadaşları kendisini cesur, girişken, neşeli ve dobra olarak tanımlıyor. Kendisiyse "an" avcısı olarak nitelendiriyor. Bunlara ek yeni şeyler tanımaktan/öğrenmekten ve kış sporlarından hoşlanıyor. Amatör olarak da çello ile ilgileniyor.