Devinim
Aralık 3, 2019
Beklenmedik Nikah: Mourinho & Tottenham  
Aralık 3, 2019

Çatışma

Adalet nedir? Nedir adil olan? İçimiz ne zaman soğur adil olmayanın karşısında? Peki, hukuk nedir? Adalete hizmet etmek için midir hukuk, yoksa bürokrasinin suçlulara sağladığı bir kaçış yolu mudur, masum insanları oyalayan? İntikam gerçek bir çözüm müdür ya da doğru soru aslında intikamın çözüm olması değil de adalete hizmet ediyor olması mıdır? Peki, biz ne zaman vazgeçtik toplum olmak uğruna insan olmaktan? Toplum aslında içimizdeki insanı öldüren merhametsiz, ahlaksız ve çirkin bir canavar mıydı? Tüm kötülüklere perde olan bir canavar… Çünkü insan bakmazsa görmezdi öyle değil mi? Kalın bir toplum perdesi çekerseniz gizleyebilirdiniz tüm kötülükleri ve sonra da bir derbi başlatırdınız ahlaksızlığın sayı getirdiği bir derbi. Herkes tezahürat yapardı. İpini koparan hırsızlara, tacizcilere, dolandırıcılara… Çünkü her birinin bir forması olurdu. Kötülüklerinin iyilik kisvesine geçirildiği rengârenk formalar… Namus için cinayet işleyen katiller, aç karnını doyuran hırsızlar, hep daha fazlasını isteyen dolandırıcılar, tecavüz edenler, tecavüz edenleri öldürenler, işkence edenler ve işkence edenleri öldürenler, terör, insan hayatı için insanı öldürenler… Herkes unuturdu bu kötülüklerin kötülük olduğunu. Çünkü hırsızlık kötüydü ama aç olduğu için çalana hırsız demezdi toplum yahut öldürmek katillikti ama insanı öldüreni öldürmek sevaptan sayılırdı. Ve unuttukça ölürdü içimizdeki insan. Bir canavara dönüşürdük her birimiz. Toplum denen o canavara dönüşürdük ve perdenin arkasına saklanırdık. İnsanlığımızla oynadığımız saklambaç oyununda biz hep kaçar ve saklanırdık. Duvarda yazan adalet yazısı tutuklasın isterdik bizi. Biz kaçarken suçlu değildik ama bizi yakalayamayan adalet pusulası şaşmıştı. Hukuk ise tam da o anda dönüşmüştü bürokrasinin elindeki oyuncağa. Perdeye dönüşmüş bir toplum o oyuncağı da gizlerdi elbette. Peki, neredeydi hukuk düzeni? Herkes eline silah alıp kendi adaletini aramasın diye kurduğumuz hukuk düzeni neredeydi? Neden çabucak dönüşüverdi bir oyuncağa? Herkes için ölçülü, sınırlı ve adil bir düzen vaat eden hukuka neler olmuştu böyle? Yoksa o da kornişi miydi bu toplum perdesinin?

Tüm bu sorular insanı delirtecek derecede çelişkiler barındıran sorulardı esasen. Bu sorulara cevap aramak belki samanlıkta iğne aramaktan zordu. Çünkü bir mıknatıs iğneyi buldururdu da adalet terazisi şaşmış bir toplum adil olanı, haklı olanı bulduramazdı. Tüm öğretiler ve değerler uçar geriye sadece bürokrasinin elinde oyuncak olmuş bir hukuk kitabı kalırdı. Yasalar elbette insanlar içindi. Ama ya insan şaşarsa? Uğruna yazılan kitaplarca korunan insan o “ideal insan” şaşarsa ne olurdu?

Şimdi şu insanı öldüren insan örneğine daha yakından bakalım. Bir katil düşünün acımasız, şeref yoksunu, pis düşüncelerini hayata geçirecek derecede cüretkâr ve aynı zamanda sapık. Bir katil ve bu sıfatın hakkını vererek birini işkence çektirerek, tecavüz ederek, parçalayarak yani tüm insanlık suçlarını gerçekleştirerek insan onurunu ayaklar altına alarak öldürmüş olsun. Bunun sonunda bir kahraman, adeta tüm iyiliklerle donatılmış bir kahraman, iyi bir insan, iyi bir adam çıkıp bu katilin peşine düşsün. İşlediği tüm insanlık suçlarından dolayı -ki bundan çok emin- onu mahkûm etsin. Bir plan kursun ve bu katili pusuya düşürüp aynı şekilde onu öldürsün. Elbette bu toplum tarafından kahramanımızın gerçek bir kurtarıcı ilan edilmesine sebep olur. Üstelik toplumun cesaret edemeyeceği bir şeye cesaret edip bu katili öldürdüğü için takdir edilir. Kimsenin ama hiç kimsenin onun yaptığının iyi bir şey olması ile ilgili bir şüphesi olmaz. Sonuçta saf kötülükle bezenmiş bir katili saf iyi duygularla “toplum yararı” için ve dahi “toplum yararı” için öldürmüştür. Toplumun intikamı alınmış ve herkes rahat bir nefes almıştır. Bir anda tüm sistem, devletin polisi, hâkimler, savcılar, avukatlar ve elbette hukuk kuralları o kahraman kurtarıcının ceza almaması için işlemeye başlar.

Yani işin özetinde katilleri yakalayan sistem katili bırakmak için bir uğraş içine girer. Çünkü o iyi biridir ve iyi bir şey yapmak istemiştir. Peki, size son bir sorum var. Sizce bu kahramanın bir katili öldürmüş olması onu katillikten alıkoyar mı? İyi bir amaç için öldürdü diye bu kötülüğe gözlerimize yumabilir miyiz? Bizler, toplumun perdesini iyi niyetle örtebilir miyiz?



Paylaşmak Güzeldir:

Ceren Özcan
Ceren Özcan
Kendisini bildiğinden beri konuşan, şimdilerde ise Türk-Alman Üniversitesinde hukuk okuyan küçük bir papatya. Ancak sizin bildiğiniz papatyalardan değil! Bazen bir şiir ile, bazen bir makale ile, bazen ise bir hikaye ile tüm papatyaları kuvvetlendirmek isteyen bir papatya. Herkes papatyaları kırılgan sansa da yazarımız onları savaşçı ruhlu çiçekler olarak tanımlıyor. Çünkü papatyalar siyahlaşan dünyada sarı haleler eşliğinde bembeyaz dimdik dururlar.