Hayatımız hep seçimlerle dolu. Tek bir günde bile sayısız mikro kararlar alıyoruz. Örneğin sabah uyandığınızda, yatakta bir 5 dakika daha uyumak mı yoksa kalkıp hazırlanmak mı bir karar. Okula/işe giderken gelen ilk ulaşım aracına binmek mi yoksa 2.araç daha boştur diye beklemek mi bir karar. Bugün ne yesem, bugün ne giysem, akşam ne yapsam, hangi oyunu oynasam, hangi diziyi izlesem, hangi müziği dinlesem gibi gibi say say bitmeyecek küçük karar noktalarından geçiyoruz her gün.
Bu tip kararları alırken, beynimizde “Sistem 1” olarak adlandırdığımız bölüm çalışıyor. Sistem 1, gündelik hayatımızda basit kararları alırken çalışır. Günümüzün neredeyse %95’inde verdiğimiz kararlar bu sistemden geçiyor. Sistem 1 çok az enerji harcar, onu bu kadar çok kullanıyor olmamızın sebeplerinden biri de bu. Basit, kolay kararlaştırılabilecek ve sonucunun aslında çok da büyük bir fark yaratmayacağı kararları böylelikle hızlı alırız. Hatta bir süre sonra benzer durumlarda sistem 1 buna alışıyor ve refleks halinde cevaplar vermeye de başlıyor. Tabii bunların hepsini yaparken geçmiş hafıza ve tecrübelerimizden yararlanıyor.
Bir de daha büyük, karar vermesi zor, karar verildiğinde çıktısı daha önemli, etkisi daha büyük kararlar veriyoruz. Örneğin lise/üniversite seçimleri. Mezuniyetten sonra ne yapmalı, yüksek lisans mı iş aramak mı? Eş, dost, arkadaş seçmek de birer karar aslında. Mesela birden çok etkinlik arasında kaldınız. Hangisine gideceğinize karar vereceksiniz. Senenin başında ders seçimlerinde hangi dersi seçeceksiniz, hangisinden vazgeçeceksiniz gibi. Bu tip kararlar sistem 1’deki gibi kolay ve hızlı alınmıyor. Üzerinde çok düşünmemiz gerekiyor, verdiğimiz kararın sonunda çok önemli bir sonuç çıkıyor.
Bu tarz zor kararları alırken de beynimizde “Sistem 2” çalışıyor. Bir günlük döngümüzde bu sistemi ortalama %5 olarak kullanıyoruz, çünkü sistem 2’nin çalışması çok enerji harcıyor, bu yüzden de belli bir orandan fazla kullanamıyoruz. Çok fazla düşünüme eylemini gerçekleştirdiğimiz yani Sistem 2’yi gereğinden çok kullandığımız günlerde çok yorgun hissetmemizin sebebi de budur aslında. Sistem 2’yi kullanırken odaklanmak ve çaba harcamak gerekiyor. Sistem 1’in aksine Sistem 2 yavaş çalışır. Sistem 2’yi kullandığımız durumlarda, yani bazı zor ve düşünülmesi gereken noktalarda herkesin kendince kullandığı bazı karar alma mekanizmaları var. Yazının devamında, bunlardan aslında basit ve çok kullanışlı iki tanesine yer vereceğim.
1- Artı/eksi Analizi (Pro-Con)
Hiçbir olay, durum, seçim mükemmel değildir. Fayda varsa zarar da vardır. Artı varsa eksi de vardır. Bu ikiliyi her zaman bir arada bulabiliriz. Artı-eksi analizi, temelde belki en basit ve uygulanması en kolay mekanizmalardan biri olabilir. Basit ve kolay olmasına rağmen işlevi ve işe yararlılığı çok büyük. Yaptığımız şey aslında çok basit. X ve Y diye 2 seçimimiz olsun. X ve Y’nin artılarını listeliyoruz, diğer yandan eksilerini. Muhtemelen bunu zaten herkes yapıyor, ancak karar verme anında önemli 2 nokta var: 1) karşılaştırılabilir olması 2) farklı artı/eksilerin değişken önemleri(ağırlıkları) olması. Örneğin ders seçimleri olsun. X dersinin hocası ve içeriği çok iyidir. Diğer yandan ders saati kötüdür ve zor bir derstir. Y dersi kolay bir ders ve saati programa çok iyi oturuyor, diğer yandan hocası ve içeriği biraz daha kötü. Burada 4 ayrı kriter listelemiş oldum. Her bir kriterin ağırlığı da farklı ve bu kişiden kişiye değişiklik gösterir. Mesela benim için içerik ve ders saati bir tık daha önemli iken bir başkası için hocası ve zorluğu daha önemlidir. Önem sıralamamıza göre her bir kritere bir ağırlık veriyoruz. Bunun sonucunda X ve Y derslerinin toplamda ne kadar artısı/eksileri olduğunu görebiliyor ve kararımızı biraz daha kolay verebiliyoruz. Ayrıca iki seçenek arasında karşılaştırma yaparken “hangisini seçersem daha mutlu hissederim, hangisini seçmezsem daha çok üzüntü duyarım” sorularının da yardımı çok dokunacaktır. Özetle olay; bir kararın özelliklerini dürüst bir şekilde listelemek, ağırlıklarını belirlemek ve sonucunda seçenekleri karşılaştırmak.
2- Fırsat Maliyeti (Opportunity Cost)
Üniversite 1.sınıf 1.dönem ilk haftaları… Hiç unutamıyorum. Mikroekonomi dersindeyiz ve hoca bir teoriden bahsediyor. Fırsat Maliyeti… Belki üniversitede öğrendiğim ilk şeylerden biriydi ve o zamandan beri hayatımda kullanmaya çalışıyorum. Tanım olarak fırsat maliyeti, iktisadi bir seçim yapılırken vazgeçilmek zorunda kalınan ikinci en iyi alternatiftir. Hayatımızdaki uygulamalarda tabii iktisadi kısmını atıyoruz. “Vazgeçmenin maliyeti” olarak da adlandırabiliriz. Cumartesi sabahı 2 saat fazla uyumak ve arkadaşlarınızla keyifli bir kahvaltı geçirmek arasında bir seçiminiz var. Kahvaltıya gitme maliyetimiz 2 saat az uyku olmuş oluyor, yani 2 saat uykudan vazgeçmemiz gerekiyor ki kahvaltıya gidebilelim. İşte bu tam olarak fırsat maliyeti oluyor; birden fazla seçim arasında kalmışken, birinden vazgeçmenin oluşturduğu kayıplar. Kaybı minimize etmeye çalışmak da bizim için en iyi kararı vermiş olmakla sonuçlanacaktır.