Eşitsizliklerin Azaltılması
Ekim 3, 2019
Sosyal Enkaz
Kasım 3, 2019

Güneş Hepimizin Tepesinde, Neler Oluyor Dünya’da?

Konuk Yazar: Selinay Filiz Parlak


Güneş’in konumu zamanda, sağlıkta, yollarda, insanda her geçen gün değişiyor ve etkisini gittikçe arttırıyor. Peki sürekli ilk resimlerimizde yer verdiğimiz bu sevimli gülen güneşi neden hep uzakta bir yerlerde doğup batar halde konumluyoruz? Etkisini uzaklardan bu denli hissettiğimiz olmazsa olmazımızı, sistemlerimizi tasarlarken ayrı bir kaynak olarak görmek yerine sisteme bütünüyle entegre etmenin zamanı gelmedi mi?

Rakamlara bakıp potansiyelleri göz önünde bulundurursanız çok şaşıracaksınız. Bu yazıda rakamları konuşturup herkesi tekrar şaşırtmak istemiyorum, herkese gidiyor olduğumuz yönü bir nebze olsun göstermek istiyorum. O yönü hep beraber tasarlıyor olduğumuzun farkındalığı için bir adım atalım çünkü aslında seçimlerimiz ve ürettiklerimiz bizlere o adımları attırıyor. Dışarıdan bir kuvvet mi bekliyoruz? Yenilenebilir enerji kavramı ben doğduğumdan, ilkokul yıllarımdan beri çok önemli. Dördüncü sınıfta başlayan konuları, beşinci  sınıfta “Üretime Katılalım, Geleceğimizi Kurtaralım” ünitesiyle devam ettiriyoruz. Neden tam da çok güzel bir konuya değinirken, ona dokunup geri çekiliyoruz?

Bu noktada olup bitenleri öncelikle yeni modeller üzerinden değerlendirelim istiyorum. Bireyleri direkt ekonomik sistemlerin içinde birer oyuncu olarak konumladığımız, herkesin dilinden düşmeyen ve sözde paylaştığı, konuşulurken doğru sistemleri geliştirme açısından geride kalınmış kavramı: Paylaşım ekonomisi. Bunun yanı sıra onunla biraz karıştırılan “peer to peer” sistemler var. Bu sistemler paylaşım ekonomisinden farklı olarak ürüne sahip olmadan, sahip olanın ihtiyacı olanla paylaştığı ve karşılıklı etkileşimleri ekonomik düzeye taşıyan sistemler.

Bir örnekle somutlaştırmak gerekirse: Dünyanın en büyük saatlik ve günlük araç kiralama uygulamalarından Zipcar, paylaşım ekonomisi modeliyle insanların araba sahibi olmadan da arabaya ulaşabilmesini sağlarken; Airbnb gibi peer to peer sistemler halihazırda evi olan ve belli bir zaman içerisinde kullanılmayan ürün veya hizmeti ihtiyacı olan diğer insanların kullanmasını sağlayan bir iş modeline sahip. Her ne kadar paylaşım ekonomisi modeli çatı kavram olarak görülse de peer to peer sistemlerdeki potansiyel ayrıca değerlendirilmelidir.   Ben kişisel anlamda gerek sistemdeki oluşabilecek durumların çeşitliliği ve insan dokusunuşu, gerekse bu sistemlerin tüketim kültürüne kattığı yeni bakış açısıyla çok kritik olduğunu düşünüyorum. Peer to peer platformlar teknolojinin de gücüyle bize sürdürülebilir yapılar oluşturma anlamında birçok içgörü sağlıyor ve tüketimi ciddi derecede düşürüyor. Bu konuda biraz daha derine inmek isteyenlere Robin Chase’in “Peers Inc: How People and Platforms Are Inventing the Collaborative Economy and Reinventing Capitalism” kitabını öneririm.

 

Peki Neden?

Bu konu bence düşündüğümüzden de kritik çünkü sistemler günümüzde sadece artık ekonomik amaçlı kurgulanmıyor ve hepimizin farklı endişe ve önemsediği farklı dikeyler ve noktalar var. Ben bu anlamda modellerin geliştirilmesinde sosyal bilimlerin katkısının çok önemli olduğunu, ekonomik ve sistemsel anlamda çalışmaların farklı sektörlerde de yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu konuda genel bir bakış açısı kazanmak isterseniz bu yazıya göz atmanızı öneririm. (https://pazarlamasyon.com/paylasim-ekonomisi-kendine-yeni-sektorler-ariyor/) 

Birazcık içine gireresek, ulaşım sektörünün bu modellerdeki yeri çok büyük. Örneğin araştırmalar sadece yollardaki araçları paylaşsaydık yüzde otuzluk bir azalma olacağını söylüyor. Ayrıca elektriğe erişimi olan insan sayısı her geçen gün artıyor ve Dünya nüfusu arttıkça enerjiyi daha ucuza üretme konusundaki çabamız da artıyor.  Fosil yakıtları temel alan sistemleri değiştirme konusunda büyük bir çaba var ve bunlar çok sağlam zeminlerle temellendiriliyor.

İklim değişiyor, hepimizin “iklimi” değişiyor, bizim iklimimiz. 

“Güneşten Al Enerjiyi”

Ulaşım sektörünü ele alırken ve araçları incelerken solar sistemlerle ilgili konuşulanlar şu an çok gündemde. Tercihini elektrikli araçlardan tarafa kullanan birçok kişi için ihtiyaç duyulan enerjinin geldiği kaynak çok büyük önem taşıyor çünkü elektrikli araç sahiplerinin araçları satın alırkenki motivasyonlarından bir tanesi de bu araçların karbondioksit salınımı olmadığı için çevre dostu olarak nitelendirilmesi ancak tartışmalı konulardan bir tanesi de bu araçların şarjı için gerekli elektriğin çoğunlukla yenilenebilir sistemlerden sağlanmıyor olması. Bunun nedenlerinden bir tanesi de alt yapıların henüz hazır olmaması ve gelişmenin yavaş yaşanması.  Ben tam da bu noktada bizlere yenilenebilir enerji sektörünün dinamiklerini komünitelere indirme konusunda, başta da konuştuğumuz üzere, çok fazla görev düştüğünü düşünüyorum. 

Şu an yurt dışında bazı ülkelerde evlere yerleştirilmesi çok kolay şekilde tasarlanmış panellerin satışlarında büyük artışlar var ve paneller parasal anlamda biraz daha tuzlu olduğundan sistemde farklı döngüler kurgulanmaya çalışılıyor. İnsanlar bu panelleri komşularıyla beraber alıyorlar, farklı gruplar oluşturuyorlar, başka insanların kullanımına açmaya çalışıyorlar ve niceleri. Bu tarz güneş panelleri sekiz sene içinde kendi maliyetini karşılıyor ve aslında uzun vadeli düşünüldüğünde değer/maliyet ve yatırım anlamında güzel noktalara parmak basıyor. Eğer sistemler paylaşılabilir hale getirilirse bu sekiz seneyi çok daha kısa sürelere çekebiliyoruz. Bu nedenle sistemleri destekleyici, insanların sürdürülebilir ve yenilenebilir enerjinin üreticisi olarak konumlandığı modeller üzerine daha somut adımlar atmalıyız. Enerjinin üretimini herkese açık, daha ucuz ve erişilebilir kılmanın en güzel yollarından biri insanları sistemdeki tüketici konumundan üretici konumuna geçirmek, bu şekilde maliyetlerde düşüşler gözlememiz çok kolay. 

Şimdilerde gelişen elektrikli araç sektörü aslında bu adımların atılması için büyük bir kanal oluşturuyor ve aynı zamanda ivmelendiren faktörleri oluşturuyor çünkü zincirde farklı ürünleri sistemin içine kurgulayabiliyoruz. Bu konuda da göz önünde bulundurmalıyız ki sistemler kendi kendine gelişmiyor, özellikle üretim kaynağı oluşturduğumuz alanları farklı ürün ve hizmetlerle birleştirip pazara sürmek sistemi sürdürülebilir kılıyor. Şu an başarılı şirketlerin ve sistemlerin birçoğu bunu doğru bir şekilde yapabildiği için başarılılar. Bunun farkındalığı bence tüm disiplinler için çok kritik.  Örneğin Tesla solar çatı panelleriyle şuan markette ve ürettiği panelleri farklı bir ürünü olan elektrikli araçlarla beraber konumlaması bu ürünlerin pazardaki sürdürülebilirliği adına büyük bir adım. Bunun gibi sistemlerin sayısının artmasını sağlamalıyız ve bunu yapabilmemizin tek yolu bu alana yatırımlar yapmak. Vizyoner ve sistem geliştirmekten hoşlanan yatırımcılar ve beyinler; sizleri bekliyoruz!


Ayrıca size ilham vereceğini düşündüğüm bazı linkler:

https://cleantechnica.com/2019/11/01/a-solar-powered-tesla/

https://www.channelnewsasia.com/news/singapore/the-big-read-sharing-economy-the-next-big-thing-that-never-was-11091908

http://www.solarunitedneighbors.org



Paylaşmak Güzeldir: