Karar Alma Mekanizmaları
Kasım 3, 2019
Bu Yiyecekler Hepimize Yeter
Aralık 3, 2019

Erhan Makas İle Söyleşi

Bu ay röportaj köşemizde gençlere ışık tutmak ve farkındalıklarını güçlendirmek adına gerçekleştirdiği eğitim programlarından tanıdığımız Erhan Makas var. Birçok eğitim programı olan Erhan Makas Sanovel İlaç’ta Eğitim ve Geliştirme Yöneticisi olarak çalışmakta ve yaratıcı drama liderliği yapmaktadır. Biz gençler için oldukça değerli ve kıymetli biri! Yaratıcı drama, fotoğraf, dijitalleşen dünya, sosyal medya, kişisel marka gibi konularla ilgili konuştuğumuz bu söyleşide, sizin de bu konular hakkında kafanızda oluşan soru işaretlerinin cevaplarını bulacağına inanıyorum.

 

Yaratıcı drama liderliği nedir?

Yaratıcı dramanın en önemli amaçlarından birisi, bireyin farkındalığını artırarak duyguların ön plana çıkarılması ve ifade edilmesi yoluyla bireyin iç engellerinden kurtulmasını sağlamaktır. Yaratıcı drama, diğer insanlarla ve canlılarla empati kurmaya destek olmaktadır. Yaratıcı drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak, bir grup çalışması içinde, bir olayın, bir fikrin, kimi zaman soyut bir kavramın, duyguların ve yaşantıların canlandırılmasıdır. Yaratıcı drama lideri bu süreci yöneten kişidir. Yaratıcı drama liderliği programı teorik ve uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. Program sonunda bitirme tezi hazırlayıp, tezinizi sunmaktasınız. Ayrıca tüm program boyunca öğrendiğiniz bilgilerle doğru orantılı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan sınava girip başarılı olmanız halinde liderlik unvanını alabilmektesiniz. Yaratıcı drama ile karmaşık konular dahi eğlenerek ve keyif alarak öğrenilebilmektedir. Satranç oynamayı,  bir halk oyununun nasıl oynanacağını öğrenmek, bir sanatçının yağlı boya tablosunu öğrenmeye kadar farklı konuları oyunlar oynayarak öğrenmek mümkün olmaktadır. Kişi aktif olarak işin içinde olduğu için empati kurabilme, iletişim becerisi, özgüveni, yaratıcılığı, problem çözebilme becerisi gelişir.

Bu alana yönelmenizin en büyük sebebi neydi?

Her eğitimcinin kesinlikle yaratıcı drama liderliği programına katılması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde dijitalleşen dünya sebebiyle insanların dikkatleri azalmaya başladı. Dikkatlerin azaldığı bu ortamda eğitim katılımcılarını herhangi bir slayt seti olmadan oyunlarla işin içine çekebilmek ve bu sayede komplike bir bilgiyi bile çok rahat anlatabilme ve anlaşılma fırsatını yaratıcı drama liderliği sağlamaktadır. Eğitimci olduğum için birçok ortamda eğitim programları gerçekleştirdiğim için eğitimlerimde oyunlaştırmayı kullanabilmek, kişilerin daha etkili ve kalıcı bir şekilde öğrenmesini sağlamak amacıyla yaratıcı drama lideri oldum.

Fotoğraf çekmeye ilk ne zaman ilgi duymaya başladınız, bu ilgi nereden geliyor?

Fotoğraf yaklaşık 5 yaşından beri hayatımda, çocukluğumda gözümü kırparak fotoğraf çektiğimi hayal ederdim. Etrafımda izlediğim kritik anların gözümle fotoğrafını çekerdim. O anları anı olarak biriktirdim. Yıllar sonra ailem bana bir analog fotoğraf makinası almışlardı. O fotoğraf makinesi ile amatör çekimler yapmaktan çok keyif alırdım. İlerleyen yıllarda fotoğrafa olan ilgim nedeniyle eğitim almaya karar verdim. Yaklaşık 5 yıl özel olarak fotoğraf eğitimi aldım. Fotoğraf eğitimimi alırken birçok fotoğraf gezisine de katıldım. Bu merakım nedeniyle ön lisans programı olan Fotoğrafçılık ve Kameramanlık bölümünde okudum.

Yeni yerler keşfetmeyi, yeni kültürler tanımayı çok seviyorum. Bu nedenle fırsatım oldukça seyahat ediyorum. Seyahatlerimde fotoğraf makinem mutlaka yanımdadır. Dünyanın farklı köşelerinden çektiğim fotoğraflarım 7 ayrı sergide yer almıştır.

Diğer taraftan da çalıştığım kurum içerisinde kurmuş olduğum fotoğraf kulübü ile 3 yıl üst üste 3 ayrı fotoğraf sergisi açtık. Fotoğraf sergisinde sergilenen fotoğrafları müzayede ile sattık. Elde edilen geliri de Sivil Toplum Kuruluşlarına bağışladık.

Yaratıcı-drama ve fotoğraf arasındaki ilişki nedir?

Her ikisi de fark etme üzerine kurgulu, ikisinde de fark ettiğinizde yaratım süreci başlıyor. Fotoğrafta da fark ettiğinizde siz bakmak ile görmek arasındaki ince çizgiyi geçmiş oluyorsunuz. Her şeyin fotoğrafını çekmiyor seçiyorsunuz. Her ikisinin buluştuğu ortak nokta: farkındalıktır. Yaratıcı drama ve fotoğrafçılık insanın yaratıcılığını güçlendiriyor. İkisini yapışkan gibi birbirine bağlayan şey eğer keyif alıyorsanız eğlenceli ve hayatın farklı karelerini size sunma fırsatı buluyor. Bir fotoğraf karesinde akbaba bir çocuğu yemek üzere bekliyor olabilir ama fotoğrafçı o kareyi çekmek, o kritik anı yakalamak için bekler. Pulitzer ödülünü alır bu fotoğraf ile sonrasında kendi içinde bir çelişki yaşar ve kişi intihar eder o çocuğu kurtarmadığı için. Aslında bizim hayatımız anlardan ibaret ve anlar bizi tetikleyen şeylerdir ve bir anlam bulur gün sonu geldiğinde. Yaratıcı drama ile fotoğrafın kesiştiği nokta insanlar her ikisinde de andadır, anda bir şeyler yaratıyorsunuzdur; bir anda oyunda oyun oynarken ağaç olursunuz diğerinde de fotoğrafını çekerken o olursunuz ikisi de bir yaratım sürecidir.

Kişisel marka nedir? Kişisel markanın olmazsa olmazları nelerdir?

Kişisel marka sizin varlığınızın dışarıdan algılanan halidir. Kişi yaptığı her şey ile bir bütündür. Kişisel markayı yaratan şeyde kişinin yaptığı tüm davranışlarının bütünüdür. Bir kişinin diğer insanlarla iletişiminden, sosyal medya paylaşımlarından, içinde yaşadığı ekosisteme yarattığı etki ile kişisel marka oluşur. Bu markanın oluşumunda en önemli şey kişinin önce kendisini fark etmesidir. Farkındalığı ile gerçekleştirdiği eylemlerle doğru orantılı aslında bir bütün mü? Elmanın iki yarısı gibi o hayatın içinde bütünlüğü sağlayabilmekte önemlidir. Kişisel markada böyledir, bir bütündür. Hayatımızda söylediklerimiz ve yaptıklarımız ile bütün oluruz, bütünlük ve farkındalık kişisel markanın olmazsa olmazlarıdır.

Kendi kişisel markanızdan bahseder misiniz?

Öncelikle bir dünya vatandaşı olduğuma inanıyorum. Bununla doğru orantıda sorumluluk almam gerektiğine inanıyorum. Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceği şimdi eyleme geçerek değiştirebileceğimize inanıyorum. Bu noktada bir dünya vatandaşı olarak sorumluluk alıyorum. Benim kişisel markamın en kritik çıkış noktası burası olduğuna inanıyorum. Dünyanın geleceği için çok önemli olduğuna inandığım ve güvendiğim gençler için işimden kalan vakitlerimi onlara ayırıyorum. Gençlerin kendilerini ve çevrelerini fark etmelerini sağlayacak programlar gerçekleştiriyorum.

Kişisel markanın yaratılmasında sosyal medyanın rolü nedir?

Kişisel marka için günümüzde olmazsa olmazlardan bir tanesi sosyal medyadır. Doğru bir şekilde sosyal medya kanalları kullanıldığında kişisel markanızın gelişimine katkı sağlamaktadır. Ancak bir gerçeğimiz var. Artık sosyal medyada on binlerce takipçiniz olabilir fakat hiç arkadaşınız ve dostunuz olmayabilir. Ayrıca takipçi veya beğeni satın alınabiliyorsunuz. Bu kadar sanallığın içerisinde önce yaptıklarınızla insanlarda farkındalık yaratıp insanlara ilham verip, sizi takip etmelerini sağlamanız gerektiğine inanıyorum. Bugün kendi fark ettiğiniz bir konuyu diğer insanlarla sosyal medyada paylaşarak, diğer insanlarda farkındalık yaratabiliyorsunuz. Herhangi bir konuda desteğe ihtiyacınız olduğunda sosyal medyanın gücü devreye giriyor. Tek başınıza bir şeyleri değiştiremeyebilirsiniz ancak sosyal medyanın gücünü kullanarak birçok şeyi değiştirebilme gücüne kavuşuyorsunuz.

Bu bağlamda sosyal medya kişisel markanın yaratılması için doğru bir ortam mıdır?

Kişisel markayı yaratmaktan da öte doğru örnekler yaratabilmek önemli. Bugün sosyal medya hesapları üzerinden doğru olmayan bilgileri paylaşıp, insanlar tarafından beğeni alabilirsiniz, bir marka olabilirsiniz hatta bu işten parada kazanabiliriz ama diğer taraftan bahsettiğim gibi yaşadığımız ekosistemin ne kadar fakındayız ve sistem için ne yapıyoruz sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.

Hayatınız boyunca sizi etkileyen ünlü kişiler kimlerdir? Sizi ne yönde etkiledi?

İlk aklıma gelen Elon Musk, çünkü birçok hayali var ve bu hayallerini gerçekleştirmek için eyleme geçen biri. Eyleme geçerken okuyan, araştıran, kendini işine adayan ve severek yapan birisi.  Elon Musk’la ilgili okuduğum bir anekdotu sizlerle paylaşmak isterim. SpaceX şirketini kurarken de uzay bilimi, uzay teknolojileri ile ilgili çok fazla bir bilgiye sahip değil. Bunun üzerine okumaya ve araştırmaya başlıyor. Şirketi ilk kurduğunda mülakatları kendisi gerçekleştiriyor ve NASA’dan transfer edeceği adaylarla görüşüyor. Bu görüşmelerde karşısındaki kişiler Elon Musk’ın bilgisi karşısında hayrete düşüyorlar çünkü karşısındaki insanlar yıllardır bu işi yapan uzman kişiler olmasına rağmen Elon Musk’ın neredeyse onlar kadar bilgiye sahip olması karşısında hayrete düşüyorlar.

Bu topraklarda da bir hayali olan vardı o da Mustafa Kemal Atatürk’tü. Onun da hayali parçalanmış olan bir ülkeden yeniden bir ulus yaratma fikriydi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğunda bu hayalini bu topraklarda yaşayan her kadın, erkek ve çocukla birlikte gerçekleştirdi. Atatürk’ün insanları tek bir çatı altında toplayarak birleştirebilme özelliği bana ilham vermektedir.

Diğer taraftan yaratıcılık dediğimizde benim gerçekten ilham aldığım iki insan var biri Salvador Dali diğeri de Picasso. İkisi de hayata bakış açısı farklı olan insanlar. Diğer insanların olmayacak dedikleri şeyleri oldurmuşlardır. Bir saat akabilir, zamanın elimizden akıp gidiyor olması gibi, bir geminin yelkenleri kelebek kanatlarından olabilir. Farklı bakış açısıyla hayata renk getirebilmek mümkün bu yüzden bana ilham veriyorlar.

Diğer taraftan yaşadığımız olaylarla doğru orantılı sosyal fayda yaratabilmekte çok önemli bunu yaratırken de farkındalık gerekiyor. İlham aldığım bir diğer kişide Sakıp Sabancı. Zamanında tüm engellilerin babası olarak nitelendiriliyordu çünkü kendi oğlu engelliydi, Metin Sabancı. Bir iş adamı olarak hiç kimse ile bu konuyu paylaşmayabilirdi, gündeme getiremeyebilirdi bununla ilgili hiçbir çalışma yapmayabilirdi ama o engelliler için okullar açtı, spor kompleksleri yaptı ve bir sorumluluk aldı. Hayatta tek değiliz bizim dışımızda da canlılar var, bir dünya var o dünyanın farkına varmak ve onun için sorumluluk almak konusunda Sakıp Sabancı benim için çok önemli biridir.

Hikâyenin Gücü eğitim atölyesinde kurmuş olduğunuz “Cebinizdeki hikâyeler sizin geleceğinizdir.” cümlesinde vermek istediğiniz mesaj nedir?

Hikâye bir anlam yaratma sürecidir ve biz bu anlam yaratma sürecinin aslında çocukluk dönemimizde doğduğumuz andan itibaren etrafımızda arkadaşlarımızla, ailemizle, yaşadığımız olaylarla hikâyelerimizi toparlarız. Bu hikâyelerin her biri bizim tecrübelerimizdir. Bunlar zaman içerisinde yeri geldiğinde kullanacağımız en güzel malzemelerimizdir. Sağlığınızı, sevdiğiniz birini, işinizi veya paranızı kaybetmiş olabilirsiniz; yıkılmışsınızdır ama tekrardan ayağa kalkmışsınızdır. Bu süreçte yaşadıklarınız sizin hikayenizin omurgasını oluşturur. Bir gün hayatınızın herhangi bir anında bir insanla karşılaşırsınız. O kişide o anda zor bir durumda olabilir. Ona nasıl yıkıldığınızı ve nasıl tekrardan ayağa kalktığınızın hikayesini anlatırsınız. O kişiye hikayenizle ilham verebilirsiniz. Cebimizdeki hikâyeler geleceğimizdir çünkü hikâyeler bizde bir farkındalık yaratırlar. Bu nedenle kendi hikâyelerimize sahip çıkmamız ve diğer insanlarla paylaşıyor olmamız önemlidir. Diğer insanların hikâyelerini dinlemek onların hikâyelerini de biriktirip bir başkasına anlatıyor olmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.

Hiç kitap yazmayı düşündünüz mü?

Yaratıcı drama ve fotoğrafı birleştirdiğimden bahsetmiştim fakat son beş yıldır da hayatımda hikâyeler yer almakta. Fotoğraflarla, hikayeleri ve yaratıcı dramayı buluşturacağım bir kitap fikri aklımda yer almaktadır.



Paylaşmak Güzeldir:

Pınar Dereli
Pınar Dereli
Marmara Üniversitesinde Gazetecilik okuyan Pınar için kalem ve kâğıt asla vazgeçemeyeceği derin bir tutkunun olmazsa olmazları. Sanata düşkün, hareketli, enerjisi yüksek biri. Enteresan düşüncelerle aklı hep meşgul. Yeni yerler görmek, gezmek, keşfetmek heyecanı ile dolu. Sohbet etmekten zevk alan, umudun insanı ayakta tuttuğuna inanan ve o da umuda sarılan biri. Fazlaca kitaplarda, birazcık şarkılarda, pek az da hayatta yaşayan biri.