Dayatılmış Ayrışma
Eylül 3, 2019
Değerlerin Eğitimi Üzerine
Eylül 3, 2019

Yol

Hayatın nasıl bir şeye benzediğini resmetmeye çalışıyoruz çoğu zaman. Öngörülerimiz oluyor gelecek hakkında. Kendimizi tanıdığımızı düşünerek davranıyor, planlıyoruz yolculuğumuzu. Çoğu planımız hep bir sürpriz barındırıyor oysa ki. Bazı sürprizler ayıcık almaya çalıştığımız oyun makineleri gibi hiçbir zaman istediğimizi ya hiç vermiyor ya da başka oyuncaklar veriyor. Bazıları ise ağaçtan alıp ısırdığımız yaz elması gibi göründüğünden daha lezzetli oluyor. Her yeni gün yeni bir sürpriz var. Her sürprizin bir sonu varmış gibi ama hayat ölene kadar tatile çıktığınızda yapılan uzun yolculuklar gibi devam ediyor. Bazen yollar çok topraklı, engebeli olabiliyor ve hepimizin arabası arıza yapıyor. Sanırım biraz şanslıysak çekiciye ulaşabiliyoruz fakat ulaşamasak da galiba yolun sonuymuş gibi davranmanın bir çaresi olmuyor. Tam tersine yola devam etmemizi engelliyor. Elimizdekini bilmek yolda karşılaşacaklarımız kadar önemli olsa gerek. Ama elimizdekine sonsuz güvenmek de yolu biraz küçümsemek gibi geliyor bana.

Denge bu yazının doğru kelimesidir belki de. Nefes alırken bile çok derin ya da çok hızlı aldığımızda başımız dönüyor. Her olayın, her düşüncenin, her labirentin bir yolu çıkışı vardır. Belki onu şu an göremiyor olabiliriz ama bu onun olmadığı anlamına gelmiyor. Yaşadıklarımızın etkisi yağlı boya tablosundaki renkler misali bir kere tuvale deyince silinmiyor bir daha. Ama bu yüzden resim yapmayı bırakmak yerine başka bir renkle onu istediğimiz forma dönüştürebiliriz. Tuttuğun gülün batan dikeninin verdiği acının intikamını bahçendeki papatyadan çıkarmak sadece papatyaya değil en çok da onu yetiştirmeye verdiğin emeğe zarar vermiş oluyor. Ne yaşarsanız yaşayın -en iyisi de en kötüsü de- resme devam ettikçe sizi siz yapacak. Resmi yarım bırakmak ya da yapılan yanlış fırça darbelerini görmemezlikten gelmek resmi daha güzel yapmayacak. Resmin güzel olmasının tek bir koşulu var: O da size ait olması. Kullandığınız her rengi bilmek her detayının devamına yeni bir renk eklemek sizin tuvalinizin sizin baş tacınız olması için yeterli. Kendinizi sevin, hatalarınızla barışın, yeni hatalar yapın, yeni renkler katın ama hepsinin sizin olduğunu bilin. Ve de bahçede siz ait olmayan yabani otlar için kendinizi suçlamayın. Bu kadar tavsiye vermek ne kadar doğru bilmiyorum ama bazen bilirsiniz, varacağınız yere giden yolun tabelasını görmek rahatlatır insanı. Ben tabelalara şiirler yazıyorum okumak, yenisini yazmak ya da başınızı başka yöne çevirmek size kalmış. Yol sizin …

Unutmayın!

Ne kimsenin bahçesini talan etmeye ne de yolunun sonunu belirlemeye hakkınız var. Herkes her bahçeye girişinde sahibine ve verdiği emeğe saygı duymak zorunda. İşte bu tabelaya yüzünüzü çevirip hiçbir şey olmamışçasına yola devam edemezsiniz. Çünkü bu bir şiir değil bu bir kanun, yasa, sınır adı ne olursa olsun okumak ve dikkate almak zorunda olduğunuz bir metin.

Öldürülen bütün insanların bahçesine saygıyla.

İyi uykular Emine Bulut.

Teşekkürler Begüm Kartal.



Paylaşmak Güzeldir:

Mina Çekin
Mina Çekin
Taze bir Psikoloji Bölümü mezunudur. Deneysel psikolog olmak, arzu ettiği kariyer hedefi ve keyif aldığı meslek kimliğidir. Kendi alanı dışında İlgi alanları edebiyat, sanat ve uzaydır. Özellikle de distopik eserler dikkatini çekmektedir. Küçüklüğünden beri bir kenarlara yazmış, üniversitede bülten çıkarmakla ilgilenmiş ve şimdi de Zümrüdüanka Dergisi'nde yazarlık yapmaktadır. Yazının, kişinin ifadesinde bir iletişim kanalı olduğunu düşünmektedir. Onu daha çok aktarım odaklı serbest yazılar yazarken görmeniz oldukça mümkün.