Hedefler İçin Ortaklıklar 
Ağustos 3, 2019
Yolculuk
Eylül 3, 2019

Küresel Hedefler İçin Nitelikli Eğitim

Birleşmiş Milletler’in 2030 yılına kadar belirlediği Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden biri de ‘Nitelikli Eğitim’dir. Dünya genelinde toplumsal kalkınmayı amaçlayan bu hedefler, sınırların daraldığı; yapılan her eylemin net bir şekilde yaşayan tüm canlıları etkilediği bir dönemde ortak bir miras ve yaşam alanı oluşturmak adına oldukça önemlidir.

“Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.” – Nelson Mandela

Geçmişten günümüze bilginin oluşumu, geliştirilmesi ve aktarılması farklı süreçlerden geçmiş; çeşitli medeniyetlerin kendilerine has katkılarıyla ilerlemiştir. Eğitim tarihine dair umarım bir başka yazıda tekrar buluşuruz. Bu yazıda Birleşmiş Milletlerin neden nitelikli eğitimi bir küresel hedef olarak seçtiğini anlamaya yönelik farkındalık oluşturacağız.

Politik/Ekonomik senaryoda gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere üç kategoride genel bir sınıflandırma yapılır. Modern çağın hızlı ilerleyişi bu sınıflar arasında dengeyi gün geçtikçe daha da bozmaktadır. Elbette ülkeler kendi çıkarlarını gözetmek ve ‘kurguda’ en iyi olana ulaşma gayretindedir. Ancak dünyadaki iklim problemi, kaynakların tükenmesi, göçmen hareketi ve bilginin daha kolay ulaşılabilirliği “ulus devlet” anlayışını daha çok “küresel-evrensel toplum” anlayışına taşımaktadır. Sorunların çözümünü bulmak ve her birey için yaşanabilir bir dünya oluşturmak ise bilinç kazanmaktan yani nitelikli eğitimden geçmektedir.

Toplumların farklı yaşantıları, ülkelerin farklı politikaları, bölgesel getiriler ve şartlar ‘eğitim’ anlayışını da oldukça çeşitlendirmektedir. Eğitim, sektörlere insan yetiştirmek midir yoksa insanın kendini gerçekleştirmesi için bir araç mıdır gibi birçok felsefi sorgulamalara da girebiliriz. Ama konunun genel anlatıdan sapmaması için BM’nin neden nitelikli eğitimi öncelikli bir hedef olarak koyduğunu irdelemeliyiz.

Eğitim birçok Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin gerçekleşmesinin temel anahtarıdır. Eğitim, sosyal ve ekonomik gelişimde kilit role sahip insani bir haktır. Öncelikle her bireyin yaşadığı sistemi anlayabilmesi, haklarından haberdar bilinçli bir vatandaş olabilmesi, istihdama ve siyasi sürece katılabilme hakkına sahip olabilmesi güncel konjonktürde toplumsal yaşam için oldukça önemlidir. Gelişim psikolojisini baz aldığımızda, farklı yaş gruplarına uygun şekilde öğrenimler kazandırılması gerekmektedir. Bu sebeple 6-18 yaş aralığı temel eğitim için zorunluluk addetmektedir.

Eğitim alan bir çocuk sosyal entegreye yönelik ilk adımı atmaktadır. Toplum ile ilk defa karşılaşmakta, bir arada yaşama kültürünü deneyimlemektedir. Her sınıf aslında küçük bir ülkedir. Ülkenin kuralları ve bir sistemi vardır. Bunun idaresini yapan öğretmen ise diktatör olmayıp, ülkesini var eden öğrencilerine yönelik hakkaniyetle yönetim uygularsa o hayalini kurduğumuz ütopyaya doğru bir adım daha atılır. Öğretmen, farklı disiplinler içerisinden perdeleri aralayıp ışığını sınıfa sokar. Böylelikle sosyal entegrenin içerisinde öğrenci belli etik değerleri ve temel öğrenimleri de kazanır. Merak duygusunu geliştirebileceği, kendini öğrendikleriyle keşfedebildiği, keşfettikçe benliğini ve yetkinliklerini inşa ettiği bir sürece girer. Temiz kalbi, merhametli yapısı ve açık zihniyle neden adam öldürmemesi gerektiğini, neden çevre dostu bir birey olması gerektiğini, neden israf etmemesi gerektiği gibi birçok konuyu anlar.

Evet biliyorum. Bir an da inanılmaz toz pembe bir dünya çizmiş gibi oldum. Ama okurken olmasını arzuladığınız veya doğru hissettiğiniz şey bu değil miydi? Bırakın tam donanımlı eğitimi almayı, ne yazık ki dünya da temel eğitim hakkından mahrum milyonlarca çocuk var. Özellikle ağır yoksulluk çeken, silahlı çatışmalar yaşayan ve diğer acil krizlere maruz kalan bölgelerdeki çocuklara yönelik bu eğitim hakkını sağlamak hayati bir önceliktir. Hiçbirimiz doğarken anne-babamızı, yaşamak istediğimiz coğrafyayı seçemedik. Ve seçemediklerimizden dolayı birilerinin acı çekmesi, haklarından mahrum kalması “İnsan Hakları Bildirgesi”ni ve Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hedeflerinin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yine gelişmekte olan ülkelerde eğitimde cinsiyet eşitliğini sağlamak adına 2000 yılı itibariyle kız çocuklarının eğitime kazandırılması ile ilgili çeşitli projeler gerçekleştirilmiştir. Bu konunun gerçekleşmesi için bölgesel birçok sivil toplum kuruluşu ve BM’ye bağlı UNICEF öncülük etmiştir.

“Dünya genelinde okullaşma oranı yüzde 91ʼe ulaşmış olmasına rağmen, 51 milyon çocuk hala okula gidemiyor.”www.kureselhedefler.org (Bu internet sayfası konu hakkında araştırma yapmak isteyenler için Türkçe kaynaklardan biridir.)

Nitelikli eğitimin gerçekleştirilmesinde ikinci önemli hedef ise okulların yeterli teknik ve mesleki donanıma sahip olmasını sağlamak ve yüksekokul-üniversiteye geçiş için imkanların arttırılmasıdır. Elbette tüm bu alt yapı hazırlandıktan sonra bile yeni bir rekabet zinciri oluşacaktır. Benim nezdimde, belli ortak paydalar -temel haklar- oluşturulduktan sonra öne çıkmak ve fırsatları değerlendirmek tamamen bireyin kendi inisiyatifine kalmıştır. Ancak hala donanımlı eğitim kurumlarına sahip olmayan birçok ülke bulunmaktadır. Gelişmekte olan birçok ülkede ise eğitim alanında şu problemler öne çıkmaktadır:

-Kalabalık sınıflar
-Çağdışı müfredat
-Uygulamalı materyal eksikliği
-Yüzyılın ihtiyaçlarını benimsemiş öğretmen yetersizliği
-Yeni neslin yaklaşımlarını eğitim sistemine entegre edememe

2000 yılında tespit edilen sorunlar ve raporlar ardından atılan adımlar 2010’larda meyvesini vermişti. Her şey inanılmaz kötü gidiyor demek emek veren her kuruluş ve birey için haksızlık olurdu. Ancak 2010 sonrasında sorunların boyutu küresel noktada farkındalık oluşturdu ve eğer daha kalıcı, sürdürülebilir, çözüm hedeflerine ulaşamazsak insanlık olarak kendi intiharımızı ne yazık ki gerçekleştirmiş olacağız.

Düşünelim, bir ülke uzay çağına hazırlık yaparken diğer ülke henüz temel öğrenimi dahi ulaştıramıyor. Elbette bu eşitsizliğe sebep olan onlarca belirgin siyasi, sosyal, psikolojik sebep bulunmakta. Ancak Birleşmiş Milletler’in görevi de tam bu noktada başlıyor: Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hedefleri. Eğer bu hedef hareketini tamamen politika ve politikacılara yıkarsak günün sonunda hayalleri yıkılan yine bizler olacağız. Evet, sistemler bugün bizler için varlar. Ve onlar bizim yönetimimize muhtaçlar. Yeter ki bir zümreye bunu bırakmayalım; çoğulcu bir şekilde sistemleri yöneten, takip eden ve ilerleten aktif vatandaşlar olalım.

Gelecek bizlerle güzel.

 


Bir eğitim bilimleri öğrencisi olarak küresel hedefler doğrultusunda bu yazıda nitelikli eğitime kısaca bir giriş yapmak, farkındalık oluşturmak istedim. Gelecek yazılarımda bu hedefi gerçekleştirmek adına dünyada atılan adımları, nitelikli eğitimin içeriğini, yüzyılımıza ait yetkinliklerin neler olabileceği ve nasıl kazanılabileceği gibi başka konulara değinmek için sabırsızlanıyorum. Nitelikli Eğitim konusunda sivil toplum bilinciyle adımlar atan Simurg Derneği’nin bir üyesi olmaktan da gurur duyuyorum.



Paylaşmak Güzeldir:

Furkan Çankırı
Furkan Çankırı
Boğaziçi Üniversitesi'nde Eğitim Bilimci olma sürecinde. Hikâye koleksiyonerliği, psikoloji ve yürüme eylemi ile hemhâl olarak kırılgan gerçekliğinde şaşkınlıkla yol almaktadır. Tutkularından biri Eurovision olan yazarımız, dünya vatandaşlığı hayali gütse de fazlasıyla Çanakkale sevdalısı. Biraz hayatı anlama çabası, biraz beşerî kültür, biraz da ne yaşıyorsa işte. Peki ya anlatmasa? Öylesini hiç sevmedi.