Kısmen Orta Çağ ve Büyük Ölçüde Cadılık Üzerine Loş Bir Sohbet
Ocak 8, 2019
Anlatıyorum Anlatabileceklerimi
Ocak 8, 2019

21. Yüzyıl Eğitimi ve Öğretimi

Öğretmen profilimi bir kenara bırakarak söylemeliyim ki yeryüzündeki her canlı, her olay, her zaman aralığı bir eğitimci rolünde. Eğitim tanımında da bahsedildiği üzere tüm bunlardan istendik davranışlar kazanmak ve kazandırmaya sebep olmak dolayısıyla bizlerin elinde. Öğretmen profilimi kenara bırakarak diye yazıma başlama sebebimde bu yüzdendi; öğreticilik çok daha farklı bir tanım içeriyor çünkü. Öğretimin temelini ana eğitim oluşturuyor bunu bir kenara yazarak devam edelim.

Bir anne, bir baba, bir doktor, bir şoför, bir mühendis, bir mimar, bir kasiyer, bir avukat, bir polis… nice birler olarak hepimiz birer eğitimciyiz fakat ne kadar farkındayız? Bir çocuğumuz olmayabilir, kendi işimizi yapıyor olabilir ya da çalışmıyor da olabiliriz ama hepimizin değişmez bir rolü var bunu görmeliyiz; bizler kendi hayatlarımız ve başkalarının hayatlarında birer EĞİTİMCİYİZ.

Fakat bu rolü sürekli adı ‘öğretmen’ olan bireylere oynatmakla meşguluz. Mesleklerimizin ve sorumluluklarımızın sınırları içinde insani değerlerden uzaklaşarak maddileşiyoruz. Yani kısacası bizler elde ettiğimiz maddiyatla çocuklarımıza maneviyat satın almak için uğraşıyoruz. Satın alacağımızı sanıyoruz…

Bir canlı yetiştirmek eskiden olduğu gibi zahmetsiz ve mütevazi bir şekilde olan bir olay değil ne yazık ki. 21. yy.’da her canlı teknolojinin göbeğinde büyüyor ve insan çok erken yaşlarda bir bilinç kazanıyor. Kazanılan bu bilinç çevresinde ne görürse ilmek ilmek işliyor, olumlu ve olumsuz ayırmadan. Bizlerin üstünde durması gereken en önemli noktada bu işte. Mesleğimizle ve ebeveynliğimizle bu açık olan bilinci hep şekillendiriyor pozisyonda olmalıyız. ‘Biz böyle mi büyük’, ‘Bizim psikolojimiz yoktu’, ‘Biz öğretmenden, anne babadan korkardık’ kalıpları z kuşağı eğitim anlayışında yok üzgünüm. Bu kuşak sokaktaki simit satıcısından, onu okula götüren servis şoförüne, yolda gördüğü polisten, doktor amcasına kadar hep bir şeyler kapan bir kuşak. Daha anne karnından çıktığı an ilgi arayan, enerjisi bitmeyen, çabuk yürüyen, çabuk konuşan bir kuşak. Ve her şeyden önemlisi ebeveyn aşığı bir kuşak. Anne babasına büyüme sürecinde çok sancılı bir süreç yaşatan ama pes edilmediği taktirde şahane bireyler olan bir kuşak.

Değindiğimiz üzere her insanın üstünde her insanın emeği olan bir zaman dilimindeyiz. Bu çok kıymetli. İçinde bulunan çağ için söylenenlerin aksine bu insan olduğumuzu hissedebileceğimiz ve bunun için elimizde birçok fırsat olan bir çağ. Gereken şeyler sadece biraz özverili, ölçülü, saygılı olmak. Bir insana dokunmak öyle kolay ki!

Birbirimize uzanan ellerimizin daim olması dileğiyle…



Paylaşmak Güzeldir:

Gülden Özbek
Gülden Özbek
Eğitim hayatında yaşadığı zorlukların, imkansızlıkların ve yönlendirilememenin boşluğunu aynı çevrede yaşayan neslin de karşılaşmaması için kendi memleketinde iş hayatına atılan; gençlere, gençliğe, öğretmeye ve öğrenmeye aşık bir öğretmen. Yeni nesle sorgulamayı ve düşünmeyi öğretmek onun için bir tutku. Hiç boş durmayan felsefenin hakkını vermeye çalışan bir düşüncesever. Onu sürekli gülümserken görebilirsiniz. Hayata karşı duruşunu gülümseyerek koruduğunu söylüyor. Görünüş ve gerçeklik ayrımını görmenizin çokça mümkün olduğu biri, ne kadar makul ve ne kadar sakinse bir o kadar enerjik ve çılgın taraflarını görmeniz de mümkün.