Dekadans
Ağustos 8, 2018
Sana Düştüm
Ağustos 8, 2018

Kahraman Olmak İstemez Misin?

Begüm Kartal (Konuk Yazar)


Dünyamız değişiyor. Buzullar eriyor, deniz sularının yükselmeleri aldı başını gidiyor, ortalama sıcaklıklar artıyor. Kimileri farkında kimileri değil kimileri de 3 maymunu oynuyor. 1750 yıllarında başlayan sanayi devrimi sonrası artmaya başlayan atmosferdeki sera gazlarının oranı günümüzde global bir sorun halinde. Peki bu ‘’sera’’ adlı gazın artmaya başlamasının temel sebebi nedir? Aslında bu soruya birçok şekilde yanıt verebiliriz. Fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma, arazi kullanımındaki değişim… Ama bunlara gerek yok. Ben size tek kelime ile bahsedeyim. İnsan. Peki bu soruna çözüm üretecek olan kim? Yine insan. Kendimiz ettik kendimiz bulduk misali.  Her şey bizim elimizde.

Çoğumuz dünyanın ısınıyor olmasından şahsen etkilenmiş değil. Ancak iklim değişikliği son derece gerçek. Aynı zamanda hayatlarını değiştirecek kadar ciddi sonuçlarına maruz kalanlar da var. Güney Pasifik Adalarında yaşayanlar deniz seviyesinde olan topraklarının su altında kalmadığına tanık oldu. Başta Afrika olmak üzere dünyanın her yerindeki su kaynakları buhar olup gökyüzüne karışıyor. Bunların hepsine göz yuman da var küçük adımlarla önlemeyi sağlayanlar da.

Doğduğumuz andan itibaren hayatımızda var olan birçok alan var. Ekonomi, teknoloji, tarım, gıda, sağlık, sosyal hayat, hukuk gibi. İklim değişikliğinin de bu ve bunun gibi birçok alanda olumsuz katkıları çok fazla. Buna örnek olarak 2014 yılında yaşanan Florida eyaletinde bulunan Pensacola şehrinde sel felaketinin getirdiği olumsuz sonuçların maliyeti 15.000.000 $. Bu da şehrin yıllık gelirinin 3 katı. Şimdi size soruyorum bu felaket ve buna benzer birçok felaketin ana unsuru insan mı yoksa tamamen tesadüf mü?

Dünyanın kayıtlara geçmiş en sıcak on beş yılından on dördü 2000 yılından sonra yaşandı. 2015 yılının temmuz ayı kayıtlara geçmiş en sıcak ayıydı. Bu da demek oluyor ki bizim için alarm sinyalleri çalıyor. Küresel ısınma engellenemez diye bir şey yok. Ama bu da demek oluyor ki elimizi kolumuzu bağlayıp oturalım. Emin olun bireysel ve toplumsal olarak alınabilecek tedbirleri uygularsak daha iyi bir gelecek bizi kucaklayacak.

Bireysel tedbirleri 2 farklı şekilde sınıflandırabiliriz:

  1. Ozon tabakasını korumak için yapılabilecek bireysel tedbirler
  2. Ozon tabakasının incelmesinden kaynaklanan etkilerden korunmak için yapılabilecek bireysel etkiler

Ozon tabakasını korumak için,

Otomobil klimaları sıcak günlerde kurtarıcımız gibidir fakat soğutucu gaz olarak ozon tabakasına zarar veren maddeleri içerebilirler. Otomobil alırken fiyat, performans, konfor, yakıt tüketimi donanımsal özellikler, iç & dış görünüşe dikkat ettiğimiz gibi aynı zamanda bu gazları içermeyen modelleri tercih edelim.

Yalıtım malzemeleri ve ambalaj köpüklerinin de ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddeler içerebileceğini unutmayın. Bu bilinçle, bu ürünleri gereksiz tüketmeyelim.

     Ozon tabakasının incelmesinden kaynaklanan etkilerden korunmak için,

Yazları güneşlenip bronzlaşmak herkesin istediği bir şey fakat güneş ışınlarına fazla maruz kalmak ciltte renk bozulmaları, güneş yanıkları ve ileri yaşlarda deri kanseri riskini arttırmaktadır. Cilt kanseri riskini arttıracak durumları önlemeye çalışırken, güneş ışınlarından yeteri kadar D vitamini almak ihmal edilmemelidir. İkisi arasında bir denge kuralım.

Eğer zorunlu olarak  11.00 – 15.00 arası güneş altında kalınacaksa,

  • Açık renk, pamuklu giysiler
  • U.V. geçirmeyen filtreli güneş gözlükler kullanalım.

Bizim temel sınırımız (en azından şimdilik) dünya. Bu dünyada da alıştığımız hayatı ya da daha iyi, ferah bir hayat sürdürebilmemiz için halkımızın hatta tüm ülkelerin vatandaşları bu problemi farkında olması ve sesimizi daha fazla yükseltmemiz gerekiyor. Yoksa doğanın sesi hiç iyi olmayacak. Şunu asla unutmayın: hepimiz daha iyi bir hayatı hak ediyoruz. Küçük belki sana göre önemsiz olan bir tedbir hayatını, hayatları değiştirebilir. Söylesene, kahraman olmak istemez misin?



Paylaşmak Güzeldir: